Maliye Bakanlığı her vergi oranı artırımı kararı verdiğinde bu soru hepimizin aklına muhakkak geliyordur. Hazinede gelir artışı mı sağlanıyor yoksa tam tersi kayıt dışı ekonomi mi büyüyor?
Evet, vergi oranlarının arttırılması, kamu gelirlerini artırmak amacıyla sıkça başvurulan bir yöntemdir. Ancak vergi oranlarının artması, her zaman bütçede gelir artışı anlamına gelir mi? Bu sorunun yanıtını sadece rakamlarla aramanın doğru olmadığını, vergiye gönüllü uyum, kayıt dışılık ve ekonomik davranışlarla da ilgili olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bu sorunun cevabını ararken; Laffer Eğrisi’ne değinmezsek sanırım konu eksik kalır.
Laffer Eğrisi Nedir?
Laffer Eğrisi, adını Amerikalı ekonomist Arthur Laffer’dan alır. Vergi oranları ile vergi gelirleri arasındaki ilişkiyi gösteren teorik bir ekonomi modelidir.
Laffer Eğrisi’ne göre: Vergi oranı %0 olursa devletin vergi geliri sıfırdır çünkü hiç vergi alınmamaktadır. Vergi oranı %100 olursa da vergi geliri yine sıfır olabilir, çünkü kimse çalışmak veya gelir beyan etmek istemez. Arada bir noktada vergi oranı optimaldir; bu noktada vergi oranı artırılırsa gelir artar, ancak bu noktadan sonra artırılmaya devam edilirse vergi geliri azalmaya başlar.
Modelin Ana Varsayımları;
- İnsanlar yüksek vergilere karşı davranış değiştirir (çalışmaz, kayıt dışına çıkar vs.).
- Devletin geliri tek başına vergi oranına değil, ekonomik faaliyet hacmine de bağlıdır.
- Aşırı yüksek vergi oranları vergi tabanını daraltabilir.
Modelin Uygulama Alanları:
- Vergi reformlarını savunurken kullanılır.
- Özellikle vergi indirimlerinin gelirleri artırabileceği iddialarında dayanak gösterilir.
- Ancak teorik bir modeldir; doğru “tepe noktası” (optimal oran) ülkeye, sektöre, kültüre göre değişir.
Laffer Eğrisi’nden hareketle vergi oranları ile bütçe gelirleri arasındaki ilişkiyi Türkiye verileriyle incelememiz yerinde olacaktır.
Türkiye’de Son Vergi Artışları ve Etkileri:
Hepimizin rahatlıkla hatırlayacağı yakın tarihteki vergi oranlarındaki artışlarına şöyle bir bakalım;
- KDV oranları: Temmuz 2023’te, genel KDV oranı %18’den %20’ye, indirimli oran ise %8’den %10’a yükseltildi. Bu artışların, devlet bütçesine yaklaşık 30 milyar TL ek gelir sağlaması bekleniyordu.
- ÖTV artışları: Aynı dönemde, alkollü içecekler, tütün ürünleri ve lüks mallar üzerindeki ÖTV oranları da artırıldı. Bu düzenlemeler, bütçe açığını azaltma ve enflasyonla mücadele amacı taşıyordu.
- Kurumlar vergisi: 2023’ün son çeyreğinde, kurumlar vergisi oranı %20’den %25’e çıkarıldı. Banka ve finans kuruluşları için bu oran %30 olarak belirlendi.
- Asgari Kurumlar Vergisi Uygulaması: Çok uluslu şirketler için %15, yerel şirketler için ise %10 oranında minimum kurumlar vergisi uygulaması getirildi. Bu adım, vergi tabanını genişletmeyi ve vergi kaçakçılığını önlemeyi hedefliyordu.
Hemen aklımıza oran artışları neticesinde bütçelenen vergi geliri ile gerçekleşen vergi gelirlerinin ne durumda olduğu geliyordur.
Öyleyse 2023 ve 2024 yıllarına ait Türkiye merkezi yönetim bütçesindeki vergi gelirleri hedefleri ve gerçekleşen tutarları karşılaştırmamız faydalı olacaktır.
Maliye Bakanlığı’nın 2023 yılı ve 2024 Yılı Bütçe Performansı:
Aşağıdaki tabloda 2023 ve 2024 yıllarına ait Türkiye merkezi yönetim bütçesindeki vergi gelirleri hedefleri ve gerçekleşen tutarları karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
Bu veriler, 2023 yılında vergi gelirlerinin hedefin üzerinde gerçekleştiğini, ancak 2024 yılında hedefin altında kaldığını göstermektedir. Bu durumun nedenlerini tespit edebilmek için, ekonomik büyüme, enflasyon oranları, vergi politikaları ve tahsilat performansı gibi çeşitli faktörlere bakmamız gerekir.
2024 yılı sonunda toplam vergi gelirleri, öngörülen 8.335,6 milyar TL’nin yaklaşık %87,6’sı olan 7.304,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bu durum, bazı vergi türlerinde tahsilatın hedefin altında kaldığını açıkça göstermektedir. Bütçedeki vergi gelirlerine baktığımızda özellikle KDV ve Gelir Vergisi gibi dolaylı vergilerdeki tahsilat oranları, ekonomik faaliyetlerin ve tüketim harcamalarının bütçe hedeflerine ulaşmada belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. İdarenin 2024 yılı vergi tahsilatına baktığımızda mükelleflerin özellikle Gelir Vergisi (stopaj) ve KDV tahakkuklarını ödememe ya da geç ödeme eğiliminde olduğuna ve Vergi Dairelerinin mükelleflere ödeme ihbarnameleri gönderdiğine sıklıkla şahit olduk/oluyoruz.
2025 yılı vergi gelirlerinin bütçedeki yeri, gerçekleşme tutarı ve tahsilat oranları açıklandığında son durumu hep birlikte tekrar değerlendirip Laffer Eğrisi’nin ülkemize ne fısıldadığına tekrar bakacağız.
Sonuç:
Vergi oranlarındaki artışlar, teorik olarak kamu gelirlerini yükseltme potansiyeli taşımakla birlikte, bu artışın fiili tahsilata yansıması birçok faktöre bağlıdır. Yüksek enflasyon, ekonomik durgunluk, kayıt dışı ekonomi, vergi bilinci ve idarenin etkin denetim çalışmaları gibi değişkenler, oran-tahsilat ilişkisinde belirleyici rol oynar.
Laffer Eğrisi çerçevesinde değerlendirildiğinde; artan oranların vergi tabanını daraltma riski, ekonomik aktörlerde vergi kaçınma eğilimini artırabilir. Bu da, bütçede öngörülen gelir hedeflerinin altında gerçekleşmesine yol açabilir. Özellikle 2024 yılında vergi tahsilatının bütçelenenin altında kalmasını bu durumla açıklayabiliriz.
Dolayısıyla maliye politikalarının tasarımında, sadece oran artışı değil, vergi tabanının genişletilmesi, mali idarenin denetim kapasitesinin güçlendirilmesi ve teknolojik izleme araçlarının etkin kullanımı gibi yapısal unsurlar birlikte ele alınmalıdır. Bu bütüncül yaklaşım, sürdürülebilir ve sağlıklı bir gelir artışı için elzemdir.
Saygılarımla,
Ymm Tarkan ŞENTÜRK