Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dün, yılın ikinci yarısının ilk enflasyon verilerini oluşturacak Temmuz ayı enflasyon verilerini açıkladı.
TÜİK verilerine göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %33,52, aylık %2,06 arttı.
Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre ise Temmuz 2025’te enflasyon aylık bazda %3,75 olarak gerçekleşirken, yıllık enflasyonu ise %65,15 olarak hesaplandı.
Aynı ENAG Haziran 2025’te aylık bazda enflasyonu %3,05 olarak, yıllık enflasyonu ise %68,68 olarak açıklamıştı.
TÜİK ise Haziran ayında yıllık enflasyonu %35,05, aylık enflasyonu ise %1,37 olarak açıklamıştı.
Benim gibi enflasyon verilerini takip edenlerin kafası Temmuz ayı verileriyle birlikte yine karıştı!
Neden açıklanan iki veri arasında iki katı fark var? Hesaplama yöntemleri mi, veri setleri mi, yoksa başka bir motivasyon mu?
Kim doğruyu söylüyor? Vatandaşın cüzdanı pazarda, markette hangi verileri daha çok hissediyor?
Bu sorular, her ay veriler açıklandığında hepimizin aklına geliyor ve kafalarımız karışıyor.
Kafalardaki soru işaretlerini tamamen kaldıramam ama belki birazcık yardımcı olabilirim. Bunun için TÜİK ve ENAG’ın enflasyon verilerini nasıl tespit ettiğini irdelememiz yerinde olacaktır.
TÜİK’in Sepetinde Ne var?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon oranları, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) adı verilen bir sepet üzerinden hesaplanır. Bu sepet, Türkiye’deki hanelerin ortalama tüketim alışkanlıklarını yansıtan mal ve hizmetlerden oluşur. Sepetin içeriği ve her bir ürün grubunun ağırlığı, hanehalkı harcama anketleri ve diğer idari kayıtlar kullanılarak her yıl güncellenir.
TÜİK enflasyon sepeti, ana harcama grupları ve bu gruplara ait binlerce alt kalemden oluşur. 2025 yılı sepeti içerisinde ne var henüz bilmiyoruz ama ağırlıkların üç aşağı beş yukarı yine aşağıdaki gibi olacağını düşünüyorum. 2024 yılı itibarıyla sepetin ana grupları ve yaklaşık ağırlıkları şu şekildeydi:
- Gıda ve Alkolsüz İçecekler (%24,98): Enflasyon sepetinin en büyük bölümünü oluşturur. Ekmek, et, süt ürünleri, sebze-meyve, yağlar, şeker, çay gibi temel gıda maddeleri bu grupta yer alır.
- Konut (%14,20): Kira, elektrik, su, doğal gaz, evle ilgili tamir ve bakım gibi harcamaları kapsar.
- Ulaştırma (%17,35): Benzin, mazot gibi yakıt fiyatları, otomobil ve yedek parça fiyatları, toplu taşıma ve taksi ücretleri, uçak ve tren biletleri gibi harcamaları içerir.
- Ev Eşyası (%8,12): Mobilya, beyaz eşya, tekstil ürünleri ve ev temizlik malzemeleri gibi kalemler bu gruptadır.
- Lokanta ve Oteller (%8,17): Restoranlarda yenen yemekler, kafelerdeki içecekler ve otel konaklama ücretleri gibi harcamaları kapsar.
- Giyim ve Ayakkabı (%6,94): Erkek, kadın ve çocuk giyim ürünleri ile ayakkabı fiyatlarını içerir.
- Çeşitli Mal ve Hizmetler (%4,30): Kişisel bakım ürünleri, sigorta hizmetleri ve diğer çeşitli ürünler bu gruptadır.
- Alkollü İçecekler ve Tütün (%3,76): Sigara ve alkollü içeceklerin fiyatları yer alır.
- Sağlık (%3,71): İlaçlar, hastane ve muayene ücretleri gibi sağlık harcamalarını içerir.
- Eğlence ve Kültür (%3,33): Sinema, tiyatro biletleri, kitaplar, bilgisayar oyunları ve spor ekipmanları gibi harcamaları kapsar.
- Haberleşme (%3,34): Telefon ve internet hizmetleri, cep telefonu ve bilgisayar gibi ürünler bu grupta yer alır.
- Eğitim (%1,80): Okul ücretleri, kurslar ve kırtasiye malzemeleri gibi eğitimle ilgili harcamaları kapsar.
Bu ana harcama gruplarının alt kırılımlarında ise toplamda 400’den fazla madde ve bu maddelere ait 900’den fazla madde çeşidi bulunmaktadır. Enflasyon oranı hesaplanırken, bu maddelerin her birinin fiyat değişimleri, yukarıda belirtilen ağırlıklarıyla çarpılarak genel bir ortalama elde edilmektedir. Ağırlığı yüksek olan bir ürün grubundaki fiyat artışı, enflasyon üzerinde daha fazla etkiye sahip olmaktadır. Örneğin, gıda ve konut harcamaları sepetin büyük bir kısmını oluşturduğu için, bu gruplardaki fiyat artışları doğal olarak genel enflasyonu daha çok etkiler.
ENAG’ın Sepetinde Ne Var?
ENAG’ın enflasyon sepeti, TÜİK’in resmi sepetiyle aynı ana harcama gruplarını ve ağırlıklarını kullanmaktadır. Yani, yukarıda belirttiğimiz sepet içeriği gıdadan ulaştırmaya, konuttan eğitime kadar 12 ana harcama grubu aynı şekilde yer almaktadır. ENAG, metodoloji bültenlerinde, kullandıkları madde ağırlıklarının “Pandemi Endeksi” hariç, TÜİK’in kullandığı ağırlıklarla aynı olduğunu belirtmektedir. Dolayısıyla, iki kurum arasındaki uçurumun temel nedeni sepet içeriği değil, verilerin toplama ve hesaplama yöntemleri arasındaki farklar olduğunu söylersek yanlış olmaz.
ENAG’ın resmi web sitesi www.enagrup.org adresidir. Bu site üzerinden grup hakkında detaylı bilgilere, hesaplama metodolojilerine, aylık olarak yayımlanan enflasyon bültenlerine ve çeşitli analizlere ulaşabilirsiniz.
Peki TÜİK ve ENAG Arasındaki Enflasyon Oran Farkının Nedenleri Neler?
TÜİK ve ENAG’ın enflasyon rakamları arasındaki devasa fark, şu dört ana nedenden kaynaklanmaktadır:
1. Fiyat Verilerinin Toplanma Sıklığı
- TÜİK: Fiyat verilerini ay içinde belirli günlerde, periyodik aralıklarla (genellikle ayın 7’si, 15’i ve 22’si gibi) toplar. Bu, ayın geri kalanındaki fiyat değişimlerini yansıtmakta eksik kalmasına neden olabilir.
- ENAG: Fiyat verilerini “veri kazıma” (data scraping) yöntemiyle, internet üzerinden perakende satış noktalarından, web sitelerinden ve online platformlardan neredeyse günlük ve hatta saatlik olarak toplar. Bu yöntem, fiyatlardaki anlık ve hızlı artışları daha dinamik bir şekilde yakalamayı sağlar.
2. Fiyat Verilerinin Kapsamı
- TÜİK: Fiyat verilerini Türkiye genelindeki 81 il ve 227 ilçeden, belirlenmiş iş yerlerinden ve konutlardan manuel olarak toplar. Bu veri toplama yönteminin kapsamı ve etkinliği sürekli tartışma konusu olmaktadır.
- ENAG: Veri kazıma yöntemi sayesinde daha fazla veri noktası kullanır. Aylık 7 milyonun üzerinde fiyat verisi topladıklarını iddia etmektedirler. Bu geniş veri seti, fiyat hareketlerini daha detaylı bir şekilde görmelerine olanak tanımaktadır.
3. Sepetteki Ağırlıkların Temsili
TÜİK, sepet ağırlıklarını Hanehalkı Bütçe Anketleri sonucunda belirlemektedir. Eleştiriler, bu anketlerin güncel tüketici alışkanlıklarını ve özellikle düşük gelirli hanelerin harcama yapısını yeterince yansıtmadığı yönündedir. ENAG ise, TÜİK’in belirlediği bu ağırlıkları kullanmakla birlikte, toplanan geniş veri seti sayesinde fiyat artışlarını daha agresif bir şekilde yansıtabilmektedir.
4. Devlet Tarafından Kontrol Edilen Kalemler
ENAG, bültenlerinde “devletin yönettiği ve yönlendirdiği” ve enflasyon sepetinin belirli bir yüzdesini kapsayan (örneğin elektrik, su, doğal gaz gibi) kalemlerdeki fiyat artışlarının baskılandığını, bunun da resmi enflasyonu düşük gösterdiğini savunmaktadır. Bu kalemlerdeki fiyat artışlarının yavaşlatılması, TÜİK’in verilerini aşağı çekebilirken, ENAG bu baskılamayı göz ardı ederek piyasa fiyatlarına odaklanmaktadır.
Özetle, TÜİK ve ENAG arasındaki farkın temelinde, fiyat verilerini toplama sıklığı ve hacmi yatmaktadır. ENAG, sürekli ve geniş çaplı veri toplama yöntemiyle enflasyonu daha dinamik ve anlık fiyat değişimlerini içeren bir şekilde hesaplarken, TÜİK’in periyodik ve daha sınırlı veri toplama yöntemi, yaşanan gerçek enflasyonla hissedilen enflasyon arasında bir uçurum oluşmasına neden olmaktadır.
Son söz:
Enflasyon rakamları resmi kurumların makyajlı aynasında şekillenirken, gerçek hayatın vatandaş üzerindeki etkisi giderek derinleşiyor. TÜİK ve ENAG gibi veri sağlayıcıların enflasyon hesaplamalarındaki metodolojik tercihler, sadece istatistiklerde değil, ekonomik politikaların yönlendirilmesinde de kritik rol oynamaktadır. Peki, bu rakamlar ne kadar güvenilir? Gerçek enflasyonun üzerini örtmek için kullanılan bu ‘makyajın’, toplumsal güveni ve ekonomik sağlığı zedelediği muhakkak. Şeffaflık ve bağımsızlık olmadan, enflasyonla mücadele sadece laf kalabalığından öteye geçemez.
Artık sorgulama zamanı: Gerçek enflasyon canavarı mı, yoksa verinin üzerini boyayan makyaj mı daha tehlikeli?“
Saygılarımla,
Tarkan ŞENTÜRK