Vergi Suçları

Vergi suçları, en yalın tanımlamayla, vergi kanunlarınca öngörülen görev ve yükümlülüklere nitelikli şekilde aykırı hareket edilmesi sonucu karşılığında yaptırım öngörülmüş hukuka aykırı eylemlerdir. Vergi suçlarıyla korunan hukuki değer kamu yararıdır. Çünkü, vergi yasalarının gerekleri zamanında ve eksiksiz yerine getirildiğinde Hazinenin vergi kaybı önlenmekte ve kamu hizmetlerinin finansmanı için gerekli kaynaklar toplanarak nihayetinde kamu yararına ulaşılmış olacaktır.

Vergi suçları hem ekonomik ceza anlamında, hem de adli ceza anlamında kendine özel kanunlarda yer bulmuş suç tipleridir. Bu suçlar, vergi hukukunda tek bir madde de kaçakçılık suçu olarak ele alınmış, adli cezaları açısından 3’lü bir grupta değerlendirilmiştir. Tüm suçlarda olduğu gibi vergi hukukunda yer alan suç ve kabahatlerinin de ortak özelliği ortada kanuna aykırı bir davranışın bulunması, yani bunun için “kanuni unsur” kapsamında tanımlanmış bir suçun varlığı ve bu suça ilişkin fiilin aynı zamanda yaptırım gerektirmesidir. Kaçakçılık dışındaki vergi mahremiyeti ihlal suçu ve mükellefin özel işlerini yapan memurların suçları ise ayrı birer suç olarak usul kanununda ele alınmıştır.
Vergi suçları, devlet hazinesine karşı incelenen “ekonomik suçlara” girmektedir. Vergi suç ve cezaları ile izlenen amaç, vergi yasalarından kaynaklanan gereklerin zamanında ve kurallara uygun olarak yerine getirilmesini sağlamaktır. Vergi borçlarını zamanında ve eksiksiz ödenmesi bir yandan Hazinenin vergi kaybı önlenirken, diğer yandan kamu hizmetlerinin finansmanı için gerekli fonlar da sağlanmış olmaktadır.
Ülkemizde uygulanılan vergi sistemine farklı eleştiriler elbette getirilebilir. Fakat, hukuk açıdan bakıldığında vergi yasalarının bir yenilenme ihtiyacının olduğu söylenebilir.

Vergi yasalarımızın çok eski tarihli olması nedeniyle günümüzün ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılamakta zorlandığı açık olup, kanun hükümlerinde sıkça değişiklik yapıldığından zamanla yasa metinleri de anlaşılmakta zor hale gelmiştir. Bu nedenle, etkin bir vergi sistemi kurulması ve yasaların yenilenmesi, daha anlaşılabilir hale getirilmesi gerekmektedir.

Adil ve mali güce dayalı bir vergi sistemi oluşturulması, etkin bir denetim mekanizmasının uygulanması da gerekmektedir. Bu mekanizma sağlıklı çalışmaz ise vergi suçları artmakta, kamu düzeni bozulmakta, mükellef yönünden ise vergi kaçakçılığı ise alışkanlık haline de gelebilir. Af yasaları ile gündeme gelen matrah artırımları ise açıkça kaçakçılık suçlarını perçinlemekte, mükelleflere kendini kurtarma imkânı tanımaktadır.

Bu durum, vergi sisteminin önündeki en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sonuç olarak, vergi ceza sisteminin caydırıcı ve ölçülü olması gerekmektedir. Suç teşkil eden fille uygulanan ceza arasında adil ve hakkaniyete uygun bir dengenin kurulması esas şarttır.
[21:09, 23.08.2025] Ali Çakmakçi: Vergi suç ve kabahatlerinde de ceza hukukunun temel ilkesi olan kanunilik ilkesi esastır. Böylece idarenin keyfi ve takdiri uygulamalarının önüne geçilmiş olur. Kanunilik ilkesinin sonucu olarak kıyas yasağı da söz konusudur. Bu durumda, gerek idari organlar gerek yargı organları yorum yaparak kıyasen suç ve ceza meydana getiremez.
Bir fiilin suç olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle “kanuni unsur” denilen “objektif tipikliğin” bulunması gerekir. Yani suçun tanımı kanunda açıkça belirtilmelidir. Kanunilik ilkesinin de bir sonucu olarak, kanunda bulunmayan bir eylemden dolayı kimse cezalandırılamaz. Bilindiği gibi kanunsuz suç ve ceza olmaz. Bir diğer unsur olan maddi unsura göre ise, tipikliğe uygun olarak gerçekleştirilen hareket ve neticenin olması ge…
[21:09, 23.08.2025] Ali Çakmakçi: 1 Ekime kadar mükelleflerin kullandığı fatura vb belge için 1; aynı belgeler için bu tarihten sonra 3 kat ceza kesilecektir.

İşin özü; tartışmayı bu hukuksuzluk sınırında kesmek ve atmak lazımdır.

Ya bugüne dek idare kamusal görevini tam ve gereği gibi yerine getirememiştir, ya da bundan sonra yasal olmayan bir idari işlem yapılacaktır.

İşin espirisi 1 Ekime kadar bilmeden kullanılan belge bu tarihten sonra bilinerek kullanılan bir belge olacaktır.

Bu yorum şekli bana göre seneye bir yapılandırma ihtiyacının olabileceği yönündedir.
[21:09, 23.08.2025] Ali Çakmakçi: Bir taşınmazın, konut gibi bir taşınmazın, faydalı/iktisadi ömrü boyunca sayısız kez el değiştirmesi karşılığında sayısız kere %4 oranında tapu harcı alınması mükellef için çok ağır bir yüktür.

Tapu harcı konut piyasaya ilk arz edilirken alınmalıdır.

Taşınmazlar üzerindeki bu katlanılamaz fedakarlıkların azaltılması arz güvenliğine katkı sağlar.

Taşınmazın satışından doğan kazanç vergilendirilsin ki vergi adaleti sağlansın. Bugün tam fatura kesen müteahhit neredeyse yok gibi.

En azından tapu harcının taşınmazın belli yaşına göre oranı düşürülmeli ve kaldırılmalıdır.

Şunu unutmamak lazım, tapu harcının yüksekliği satıcının gerçek gelirinin vergilendirilmesinin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir. Muhtemel bir oran değişikliği gerçek değerlerin beyanına yönelik alıcı taraflı baskı yaratabilir.
[21:10, 23.08.2025] Ali Çakmakçi: Bu topraklarda bugün itibariyle yaklaşık 800.000-900.000 civarı basit usule tabi mükellef var. GVK’nun 20/A maddesine göre istisna. Yani, özetle bu kadar insan 1 tane asgari ücret kadar geliri dahi beyan edemeyecek durumda.

Basit usule tabi genel ve özel şartlar var. Peki güncel rakamlar ne diye bakmak istedim. Bunlardan bir tanesi kira bedeli.

Merak ettim güncel rakamlara bakmak istedim. Nedir bunları istisna kılan, müstesna tutan şey diye. Akıl ve mantık dışı bir şey gördüm.

İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde yıllık kira bedeli toplamı büyükşehir belediye sınırları içinde 1.1.2025 tarihinden itibaren 79.000 TL (2024 yılı 55.000); diğer yerlerde 48.000 TL. (2024 yılı 34.000) aşmamak.

Yani bir büyükşehirde aylık 6500, geçen yıl ise 4.500-TL civarında en fazla kira ödemeleri gerekiyor.

Gerçekten hayret verici bir durum. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki böyle bir kira bugün yok. Hatta tabi caizse bugün bu topraklarda bu kiralara kedi/köpek yuvası bile yok.

Bu mükellef grubunun önemli bit kısmı (istisnalar vardır elbette) kirayı resmi olarak düşük göstermekte, ödemekte; çok büyük kısmını ise elden ödemektedir. Basit Usul mükellefleri ülkeye 1 kuruş vergi vermezken, GMSİ sahiplerinin vergi kaçırmasına büyük ölçüde veya oranda katkı sağlamaktadır. Basit Usul önemli bir vergisel sorundur, kanayan yaradır. Acilen kaldırılmalı veya şartları kontrollü bir şekilde ağırlaştırılmalıdır. Bu ülkede ücretliler bu kadar ağır vergi öderken hem vergi ödemeyen, hem de vergi kaybına kanal açan bu alan acilen/ivedi şekilde revize edilmelidir.

Özetle, basit usul mükelleflerinin özellikle büyükşehirlerde kiraladığı taşınmazlar için ciddi düzeyde GMSİ nedeniyle vergi kaybı riski taşımaktadır.

Bu risk çok büyük oranda gerçek ve reel bir risktir.

Ymm Ali Çakmakçı

Scroll to Top