Meclisin açılışında ödeme kolaylığı ile ilgili bir düzenleme müjdesi verildi. Öte yandan mali idarenin kaçakçılık incelemeleri ile ilgili polisiye yetki, teçhizat, yöntem ve araçları da (silah) içerecek bir birim ve daha kolay el koyma imkânı verecek yasal düzenlemeler oluşturmak için yasa tasarısı getirileceği haberleri gündemdeydi.
Mali idareden ardı ardına yeni proje/kavramlar açıklanıyor. Geçen hafta boyu Kurgan konuşurken hayatımıza Vergi Davası Görüş Bildirme Projesi (VEDAP) dahil oldu. Buna göre bir mükellef hakkında inceleme yapan vergi müfettişi, inceleme sonucu tarh edilen vergi ve/veya cezalara dava açıldığında, açılan davadaki dava dilekçesinde ileri sürülen hususlarla ilgili, davada dilekçesine karşı savunmada kullanılmak üzere görüş yazacak.
Ardından vergi inceleme elemanlarına dönük, milli bir yazılımla üretilen Vergi Analiz Sistemi’nin devreye alındığını duyduk. İncelemelerde mükelleflerin tüm defter kayıtları bu sistem üzerinde sayıları giderek artacak sayıda kontrole/teste tabi tutulabilecek ve bu yolla kayıtlardaki sorunlar çok hızlı bulunabilecekmiş.
Rapor otomasyon sistemi ile de birçok konuda, bulgulardan hareketle vergi inceleme rapor taslakları otomatik oluşacakmış.
VDK Kurgan Rehberi yayınladı ve mükelleflerin bazı kaygılarını gidermeye dönük açıklamalar yapıldı. Kurgan yazılarını MASAK’a bildirmemiz gerekmeyecekmiş, ayrıca 1 Ekim sonrası da incelenmelerde kasıt 13 açıdan irdelenip sonuca varılacak, herkese kasıt raporu yazılmayacakmış.
Mükellefler neden endişeli?
Bu haberlere normalde amiyane tabir ile “bu taraklarda bezi olmayan” mükelleflerin sevinmesi gerekir. “Yaş yemedim ki karnım ağrısın”, iyi oluyor, “ak koyun kara koyun belli olsun” denmesi gerekirken durum pek öyle değil. Genel ve artan bir endişe var.
Maliyenin ardı ardına yaptığı açıklamalar, ardı ardına yapılan operasyonlar, açılan davalar, şirketlere el koymalar, bir kısım sembol davalarda mahkemelerin kararlarının yarattığı adalet sistemine olan güvensizlik algıları ile birleşince, vatandaşın “dinleniyoruz” diye özetleyebileceğim kaygısı bu alanda da şirketimize el koyarlar mı şeklinde genel bir paranoyaya dönüşmek üzere.
Yargısız infaza dönüşmemeli
Konu bilerek ya da bilmeden sahte belge kullanmadan ziyade, mükellef tarafından gerçek bir mal veya hizmet alımına dayanan belgenin aşağıda yer verilen sebeplerle sahte belge kapsamında değerlendirilmesi, yani sap ile samanın karıştırılması sorunu ve endişesi aslında.
Sahte belge kullanan korkarsa korksun. Ceza alacaksa da alsın. Lakin ayırım yapılmadan, program ve algoritmalar eliyle otomatikleştirilmiş yaklaşımlarla ve hali hazırdaki teşhis hatasıyla, adalet sistemine güvensizliğin had safhada olduğu bu dönemde konu ele alınırsa çok sayıda masum mükellef zarar görebilecek endişesi ne derece yersiz bir endişe olarak görmezden gelinebilir.
Aşağıda yer verilen ve benzeri durumlarda bu mükelleflerin düzenlediği tüm belgelerin sahte belge olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, bu mükelleflerden mal veya hizmet alanları da sahte belge kullanıcısı durumuna sokmamaktadır.
Kurgan sisteminden gelen yazıların, özel esas uygulamasında sahte belge düzenleyicisi şeklinde listeye alınanlardan fatura almış olanlara gönderilen yazı gibi etki yarattığını, bu yazılarda riskli teşhisi yapılan şirketlerden tedariklerin kesilmesi yönünde kararlar alınmaya başlandığı örnekleri paylaşılmaya başlandı. Bu durum, daha muhatap şirket ne olduğunu anlamadan, yanlışlık veya algoritmik şüphe ile risk iddiası bir anda mali infaza dönüşebilir.
Sahte belge teşhisi hatalı olabilmektedir
1. İşi terk etmiş, tasfiye edilmiş, iflas etmiş, konkordato talep etmiş, kayyıma devredilmiş, organsız kalmış, fiilen işi durdurmuş şirketlerin eski dönem belgelerinin ibrazında veya kayıtlarında yaşanan sorunlar bunlardan alışveriş yapanlara sahte belge kullanımı şeklinde yansıtılabilmektedir.
2 Bazı mükelleflerce bir yandan gerçek mal ve hizmet satışında bulunurken bir yandan da sahte belge düzenlenebilmektedir. Gerçek işleme dayanan,
e-Fatura şeklinde malı satan veya hizmeti veren mükellef tarafından düzenlenen bu belgeye sahte belge denilerek, bilerek mi kullandı bilmeden mi kullandı aşamasına geçilmemeli.
3 Önceleri tamamen gerçek iş yaparken sonradan niyeti bozup sahte belge düzenlemeye başlayanlardan gerçek dönemde alışveriş yapmış olanlar da sahte belge kullanıcısı gibi değerlendirilebilmektedir.
4 Beyan ve ödeme yükümlülüklerini çeşitli sebeplerle kısmen veya tamamen yerine getirmeyen mükelleflerden mal/hizmet almış olanlar,
5 Bilinen adreslerinde bulunamayanlardan zamanında mal/ hizmet almış olanlar,
6 Defter ve belgelerini ibraz etmeyen mükelleflerden mal/hizmet almış olanlar,
7 Mükellefiyeti terkin edilenlerden alışveriş yapmış olanlar.
8 Şirket bir kısım mükelleflerince sahte belge nedeniyle soyulmuş, durum şirketçe tespit edilmiş, yapanlar mahkemeye verilmiş olduğu, diğer bir ifade ile şirket mağdur olduğu halde bir de sahte belge kullanımı yönüyle davalara muhatap olabilmektedir.
Bilerek kullanılıp kullanılmadığının tespit genelgesi
Müfettişlerden bir genelge ile aşağıdaki 13 kriteri esas alarak sahte belge kullanımı konusunda analiz yapmaları istenmiş.
1 Sahte faturayı düzenleyen mükellef hakkında tanzim edilmiş olan VTR’de (vergi tekniği raporu), sahte belgeyi kullananlara dönük olarak söz konusu belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığına yönelik bir tespit bulunup bulunmadığı,
2 Kullanılan sahte belge içeriği mal ve veya hizmetlerin, kullanan mükellefin faaliyet konusu ile ilgili olup olmadığı, sahte belge içeriğinde yer alan mal ve veya hizmetlere ilişkin giderlerin mükellefin faaliyetini sürdürmek için katlanması gereken giderlerden olup olmadığı,
3 Sahte belge tutarının hangi maliyet gider hesaplarında izlendiği ve bu hesaplar içerisindeki oranı, sahte belgeye istinaden indirim konusu yapılan KDV tutarının, toplam indirilecek KDV tutarı içindeki oranı,
4 Mükellefin, kullanılan sahte belgeyi düzenleyen mükellef ile ilişkili kişi kapsamında olup olmadığı, ayrıca aynı meslek mensubundan hizmet alımı vb. verisinin bulunup bulunmadığı, mali müşavirlik sözleşmesinin fes edildiğine ilişkin tespit bulunması halinde mali müşavirin sözleşme feshine ilişkin ifadeleri,
5 Mükellefin içinde bulunduğu sektör ve faaliyet konusuna göre tespit edilebildiği ölçüde kârlılık oranı, iş hacmi ve cirosuna göre tahakkuk eden vergi durumu (sürekli zarar veya devreden KDV beyan edilip edilmediği ya da çok düşük tutarlarda ödenecek vergi beyan etmesi, vergiye uyumu vb.)
6 Kullanılan sahte belgelerin birden fazla mükelleften alınıp alınmadığı,
7 Mükellefin kullandığı sahte belge içeriğindeki mal miktarını depolayabilecek kapasitesinin olup olmadığı,
8 Kullanılan sahte belge içeriğinde yer alan malların sevkiyatına yönelik olarak sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, teslim tesellüm belgesi vb. belge ibraz edilip edilmediği, ibraz edilmiş ise bu belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, sevkiyata ilişkin plaka takip sistemi kayıtlarıyla sevkiyat güzergahının (varsa HGS kayıtlarının) uyumlu olup olmadığı ya da nakliye vasıtası olarak belirtilen plakaların ait olduğu araçların motosiklet, binek oto veya tescili terk edilmiş araç niteliğinde olup olmadığına ilişkin tespitler,
9 Kullanılan sahte belge tutarlarına ilişkin ödemelerin nasıl gerçekleştiği, yapılan ödemenin fiktif olup olmadığı, yapılan ödemenin mükellefe iade edilip edilmediği, ödeme belgelerinin gerçek olup olmadığı, çeki ile yapılan ödemelerde ciro silsilesi ve çekin kim tarafından tahsil edildiği, çeki tahsil eden ile çeki düzenleyen mükellef arasında bir ilişki olup olmadığı, ödemeler yapılırken doğrudan borçlandırma sisteminin (DBS) kullanılıp kullanılmadığı,
10 Mükellef nezdinde daha önce yapılmış yoklamalar da, sahte belgede yer alan emtia ya da benzer nitelikli emtiaya ilişkin bir tespit bulunup bulunmadığı,
11 Mükellefle ilgili daha önce vergi incelemesi yapılmışsa bu incelemelerdeki sonuçlar (sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma sıklığı, farklı mükelleflerden alınıp alınmadığı, takvim yılı vergilendirme dönemlerine yaygınlığı vb.), daha önceki yıllarda kast unsuru ortaya konulan bir sahte belge kullanma raporunun bulunup bulunmadığı,
12 Mükellefin ortak veya yöneticileri ile mükellefin ortak veya yönetici olduğu mükelleflerle ilgili daha önce yapılan sahte belge veya muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge düzenleme ve kullanma tespitleri,
13 Kullanılan sahte belgelerin düzenlenme tarihleri ile elektronik imza tarihlerinin uyumlu olup olmadığı.
Bu genelgenin temel ve tek varsayımı: “Mükellef bir yerden mal veya hizmet alıyor ancak o mükellef kendi faturası yerine ona sahte belge verebilir. Böyle bir durumda mükellef bilerek kullanmamış olabilir” şeklinde. Yukarıda paylaştığımız ve başkaca bir sürü neden ve şekilde kullanan açısından o belge sahte belge olmayabilir. Dolayısıyla belgenin sahteliği ortaya konulmadan, belge sahte kabul edilip mükellefe hadi bilmeden kullandığın konusunda beni ikna et ama öyle kolay da ikna olmam yaklaşımına girilmiş oluyor.
Sonuç
Mükellefin haklarının hukukunun korunmasına dönük denge, denetim, hukuki güvenlik mekanizmaları oluşturulmadan, gözetilmeden başlatılan uygulamalar, beklenen iyi sonuçları da yaratamadan akamete uğrayabilir ve genel kapsamlı bir affın malzemesi olabilir.
Kayıt dışı ile mücadele, yolsuzluk ve kara para ile mücadele ile birlikte, şeffaflık, harcamalarda tasarruf, konunun tüm devlet kurumları ile senkronize bir şekilde yürütülmesi halinde sonuç getirebilir. Yargı ve hukuk sistemine güven bu mücadelenin mihenk taşıdır. Bu alanda başarı için güven artırıcı adımların atılması şart.
ZEKİ GÜNDÜZ
dunyacom