ANOMİM ŞİRKETLERDE SERMAYE ARTIRIMINA İLİŞKİN GENEL KURUL KARARLARININ DÜRÜSTLÜK KURALINA AYKIRILIK NEDENİYLEİPTALİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

Doç. Dr. Gül Büyükkılıç,

Öz

Anonim şirketlerde genel kurul kararlarının iptali, Türk Ticaret Kanunu’nun 445. maddesi ve devamındaki hükümler uyarınca; kanuna aykırılık, esas sözleşmeye aykırılık ve dürüstlük kuralının ihlâli gibi gerekçelere dayanılarak mahkemeden talep edilebilmektedir. Kanun veya esas sözleşme hükümlerine aykırılık, daha somut ve belirli nitelikte olduğu için tespiti ve ispat ı görece daha kolaydır. Buna karşılık, dürüstlük kuralına aykırılık gibi soyut nitelikteki bir ilkenin ihlâli söz konusu olduğunda, bu durumun sınırlarının çizilmesi ve ispatı daha karmaşık hâle gelebilmektedir. Bu çalışma, anonim şirketlerde sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararlarının, dürüstlük kuralının ihlâli çerçevesinde değerlendirilmesini ve bu kapsamda iptal edilebilirliğinin incelenmesini amaçlamaktadır. Bu çerçevede özellikle dürüstlük kuralının kapsamının tespitinde dikkate alınan çoğunluk gücünün sınırlandırılması, hakların sakınılarak kullanılması, eşit işlem ilkesi ve şirket menfaati ölçütleri üzerinde durulmuş ve sermaye art ırım kararının bu ölçütler bağlamında iptal edilebilirliği değerlendirilmiştir.

I.   GİRİŞ

Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK)1 445. maddesi ve devamındaki hükümler çerçevesinde dürüstlük kuralının ihlâli anonim şirketlerde genel kurul kararlarının iptali sebeplerinden biridir.

Dürüstlük kuralı (bona fides), bireylerin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirke n dürüst, makul ve iyi niyetli davranmalarını zorunlu kılan temel bir ilkedir. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK)2 2. maddesinde açıkça düzenlenen bu ilkeye göre, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüstlük kurallarına uymakla yükümlüdür.

Dürüstlük kuralının bir diğer görünümü niteliğinde olan hakkın kötüye kullanılması yasağı, bir hakkın amacı dışında, dürüstlük kuralıyla bağdaşmayan ve başkalarına zarar verme saikiyle ya da ölçüsüz şekilde kullanılmasını önleme amacına hizmet etmektedir3. Bu bağlamda, söz konusu yasak, hem bireyler arası ilişkilerde adaletin sağlanması, hem de hukuki güvenliğin korunması açısından önemli bir denetim aracı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Eşit işlem ilkesi, TTK m. 357’de açıkça düzenlenmiş olup, anonim şirketlerde sermaye sahibi tüm pay sahiplerinin yönetim sürecine adil şekilde katılmalarını ve alınan kararlarda eşit ölçüde söz sahibi olmalarını teminat altına alır6. Ne var ki, şirket yararıyla kısmen uyumlu görünen genel kurul kararları karşısında, eşit işlem ilkesinin koruma alanı sınırlı kalabilmektedir. Özellikle sermaye artırımı gibi işlemler, azınlık aleyhine sonuçlar doğurma potansiyeline sahip

1 Türk Ticaret Kanunu, Kanun Numarası: 6102, Kabul Tarihi: 13.01.2011, RG. 27846, 14.02.2011.

2 Türk Medeni Kanunu, Kanun Numarası: 4721, Kabul Tarihi: 22.11.2001, RG. 24607, 08.12.2001.

3 Bkz. bu çalışmanın II. numaralı başlığı.

4 Bkz. bu çalışmanın II. numaralı başlığı.

5 Bkz. bu çalışmanın III.A. başlığı.

6 Bkz. bu çalışmanın III.B. başlığı.

olup, eşitlik ilkesine dayanılarak kolaylıkla meşrulaştırılabilir. Bu gibi durumlarda yalnızca eşit işlem ilkesine başvurmak yeterli olmaz; burada devreye hakların sakınılarak kullanılması ilkesi girerek azınlık pay sahiplerinin korunması bakımından daha etkili bir koruma imkânı sağlar.

Hakların sakınılarak kullanılması ilkesi, temel hakların ihlâl veya kısıtlama olmaksızın kullanılabilmesini güvence altına almayı hedefler. Aynı zamanda hakların kötüye kullanı mını önleyen bir kontrol mekanizması niteliği taşıyarak hukuki ilişkilerin hakkaniyet ve denge esasına uygun biçimde devamını destekler7.

Dürüstlük kuralının kapsamının tespitinde yardımcı role sahip bir diğer ölçüt olan “şirket menfaati” ise esas sözleşmede belirtilen amaçların, öngörülen süre zarfında gerçekleştirilmes ini teminen, yine esas sözleşme ya da şirketin ikincil düzenlemelerinde öngörülen yollarla şirketin hukuki ve ekonomik çıkarlarının birlikte oluşturduğu bütüncül yararı ifade eder8.

Anonim şirketlerde esas sermayenin artırılması kanun tarafından tanınmış bir haktır. Şirket, kanunda öngörülen koşulları sağlamak kaydıyla her zaman sermaye artırımı kararı alabilir. Bu yola; şirketin büyümesi, yeni yatırımlar yapılması, birleşme ve devralmalar, vadesi gelen borçların ödenmesi ya da sermaye yapısının güçlendirilmesi gibi çeşitli nedenlerle başvurulabilir9.

Anonim şirketlerde (sermaye artımına ilişkin) genel kurul kararlarının hukuken sonuç doğurabilmesi, hukuka uygun olmasına bağlıdır. Kararların varlık ve geçerlilik koşulları, kanun koyucu tarafından; şirketin, azınlık pay sahiplerinin, şirket alacaklılarının, potansiyel pay sahiplerinin hak ve menfaatleri ile kamu düzenine ilişkin diğer gereklilikler dikkate alınarak çeşitli yasal düzenlemelerle belirlenmiştir10. Meydana geliş şekli veya içeriği itibariyle bu kurallara aykırı olan kararlar hukuken geçersiz sayılır. Genel kurul kararlarında ortaya çıkan bu geçersizlik ise, ihlâl edilen hukuk kuralının niteliğine göre yokluk, butlan ya da iptal edilebilirlik şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Bu çalışmada, anonim şirketlerde sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararlarının dürüstlük kuralına aykırılık gerekçesiyle iptali bağlamında değerlendirilmesi amaçlanmış olup11, bu çerçevede, ilk olarak dürüstlük kuralı ve bu kuralın bir diğer görümü olan hakkın kötüye kullanılması yasağı ile çelişkili davranış yasağı incelenmiş, ardından dürüslük kuralına aykırılığın tespitinde dikkate alınabilecek temel ölçütler belirlenmiş, sonrasında güncel yargı kararları ışığında ve açıklanan bu ölçütler bağlamında anonim şirketlerde sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararlarının dürüstlük kurallarına aykırılık nedeniyle iptaline ilişk in değerlendirmelerde bulunulmuştur.

II.DÜRÜSTLÜK KURALI, HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI YASAĞI ve ÇELİŞKİLİ DAVRANIŞ YASAĞI

Hukuki ilişkilerde adaletin ve hakkaniyete uygun dengenin korunmasını amaçlayan dürüstlük kuralı ile hakkın kötüye kullanılması yasağı, hukuk sisteminin temelini oluşturan evrensel ilkelerdendir.

Dürüstlük kuralı, bir kimseden namuslu, dürüst, makul ve yaptığı eylemin sonucunu bilebile n ortalama bir kimseden beklenen davranışı ifade eder12. Dürüstlük kuralı, hakların kullanılmas ı ve borçların ifasında hukuka, toplumun genel ahlaki değerlerine, yerleşik örf ve âdet kurallarına, doğruluk ve güven ilkelerine uygun davranmayı; ayrıca, hak kullanımının diğer hak sahiplerinin ya da borç ilişkisinin karşı tarafında yer alan kişilerin meşru güven beklentiler ini sarsmamasını öngören ilke ve kurallar bütünüdür13.

TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı, herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranış kuralıdır14. Özel hukukun her alanında uygulanmaya elverişli bir biçimde öngörülmüş olan dürüstlük kuralının15, TMK’nın ayrılmaz bir parçası olan TTK’nın uygulanmasında da önemli bir yeri vardır (TTK m. 1). Yönetim kurulu üyelerinin müzakere lere katılma yasağı ile ilgili TTK m. 393 hükmü, TTK m. 357’de düzenlenen eşit işlem ilkesi, TTK

m. 515’te düzenlenen dürüst resim verme ilkesi dürüstlük kuralının özellikle şirketler hukuku alanındaki yansımalarına örnek olarak gösterilebilir.

Hakkın kötüye kullanılması yasağı ise TMK m. 2/2’de düzenlenmiş olup, bu hükümde bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu ilke, dürüstlük kuralının bir yansıması olup, hakların sınırlarını belirlemekte ve hakkın amacı dışında, başkalarına zarar verecek veya onları zarara uğratma tehlikesi yaratacak biçimde kullanılmasını engellemeyi hedefler16. Hakkın kötüye kullanılması yasağı, kişilere tanınan sübjektif hakların sınırsız biçimde ve keyfî olarak kullanılmasını engellerken, hak sahibine bu hakkı dürüstlük kuralına uygun şekilde kullanma yükümlülüğü de getirir.

Bu başlık altında son olarak, hakkın kötüye kullanılması ilkesinin kapsamı içinde değerlendirilen alt ilkelerden biri olan17, çelişkili davranış yasağına değinmek gerekir.

Hukuk sistemimizde, kişilerin önceki davranışlarıyla mutlak şekilde bağlı olmalarını ya da her durumda tutarlılık göstermelerini zorunlu kılan genel bir kural bulunmamaktadır. Ancak, bir kişi tutum ve davranışlarıyla başkalarında haklı bir güven oluşturmuşsa, bu güvenle açıkça çelişen ve özellikle de oluşturulan beklentiyi boşa çıkaran bir davranışta bulunamaz. Başka bir deyişle, bir kişide güven oluşturduktan sonra bu güvene aykırı biçimde davranmak veya önceki tutumuyla çelişen tamamen farklı bir davranış sergileyerek karşı tarafı hukuken dezavantajlı bir duruma düşürmek, hukuk düzenince korunmaz18. Kişinin önceki tutum veya işlemleriyle

———————————————

-12 M. Kemal Oğuzman/ Nami Barlas, Medeni Hukuk, On İki Levha Yayıncılık, 2024, s. 279; M. Kemal Oğuzman, “Dürüstlük Kuralına Başvurma Konusunda Bazı Yargıtay Kararlarının Eleştirilmesi”, Prof. Dr. Yaşar Karayalçın’a

65. Yaş Armağanı, Ankara, 1988, s. 407; Gökhan Antalya/ Murat Topuz, Medeni Hukuk Giriş Temel Kavramlar Başlangıç Hükümleri Cilt 1, Seçkin, 2024, s. 482-483; Seyfullah Edis, Medeni Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Yayınları, 1993, s. 291.

13 Antalya/ Topuz, s. 488 vd. Dürüstlük kuralının farklı tanımları için ayrıca bkz. Necla Giritlioğlu, Dürüstlük

Kuralları, Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı ile Sınırlandırılması, İstanbul, 1989, s. 1 vd.

14 Mustafa Dural/ Suat Sarı, Türk Özel Hukuku Cilt 1 Temel Kavramlar ve Medeni Kanunun Başlangıç Hükümleri, Filiz, 2024, s. 203. Ayrıca bkz. Y.HGK. 06.07.2021, E. 2017/11-1300, K. 2021/922, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.

15 Edis, s. 301.

16 Talya Şans Uçaryılmaz, Bona Fides (Dürüstlük Kuralı), Yetkin, 2019, s. 142.

17 Şener Akyol, Medeni Hukukta Çelişki Yasağı, Vedat, 2007 (Çelişki Yasağı), s. 5.

18 Antalya ve Topuz, s. 546 vd.

————————-

bağdaşmayan şekilde hareket etmesi ve bu suretle muhatabını zor durumda bırakarak zarara uğratması, hakkın kötüye kullanılması anlamına gelir19. Bu durum, “çelişkili davranış yasağı” olarak adlandırılır20. Dolayısıyla çelişkili davranış yasağına aykırılık bir kimsenin kendisine duyulan haklı güveni boşa çıkarmaması, davranışlarına güvenen kişilere karşı tutarlı davranması anlamına gelmektedir21.

III.DÜRÜSTLÜK      İLKESİNE      AYKIRILIĞIN      TESPİTİNDE      DİKKATE ALINABİLECEK TEMEL ÖLÇÜTLER

Dürüstlük kuralı soyut nitelikte bir ilke olduğundan, uygulanabilirliğinin sağlanabilmesi için sınırlarının belirli ölçütler aracılığıyla somutlaştırılması gerekmektedir. Bu çerçevede dürüstlük ilkesine aykırılığın tespitinde dikkate alınabilecek başlıca ölçütler, çoğunluk gücünün sınırlandırılması ilkesi, eşit işlem ilkesi, hakların sakınılarak kullanılması ilkesi ve şirket menfaati şeklinde sıralanabilir22.

A.Çoğunluk Gücünün Sınırlandırılması İlkesi

Anonim şirketler, temelde çoğunluk ilkesine dayanan bir yapıya sahip olup, pay sahipler i arasındaki uyuşmazlıkların da genellikle bu ilke doğrultusunda çözüme kavuşturulduğu sermaye şirketleridir23. Anonim şirketlerde pay oranı, ortağın sermayeye katılımına göre belirlendiğinden, şirkete daha çok yatırım yapan pay sahibinin şirkette daha çok söz hakkı olması doğaldır. Zira şirket, getirilen sermayeyi kullanarak ticari faaliyette bulunmakta ve bir ortak ne oranda sermaye getirmişse elde edilen kazancın oluşumuna da bu oranda katkı sağlamaktadır. Aynı durum şirketin zarar ettiği hâllerde de söz konusudur.

Daha fazla sermaye koyarak daha yüksek risk üstlenen pay sahiplerinin çoğunlukla aldığı kararlar, bu kararlara katılmayan küçük pay sahiplerini de hukuken bağlar.

19 Kişinin kendi hukuka ya da ahlâka aykırı davranışından doğan sonuçlardan faydalanmasını engelleyen ilke, doktrinde ve uygulamada, TMK m. 2/2’de düzenlenen dürüstlük kuralının bir yansıması niteliğinde olan hakkın kötüye kullanılması yasağının bir uygulama örneği olarak kabul edilmekte ve bu yöndeki talepler reddedilmektedir. Bu duruma ilişkin şu örnek açıklayıcı niteliktedir:“Kendi ahlâka aykırı davranışına dayanarak hak kullanılması: Kimsenin kendi ahlâka aykırı davranışına dayanarak talepte bulunamayacağı (nemo auditur propriam turpitudinem allegans) çok eski bir prensiptir. Kanunlarımızda bu esasa dayanan çeşitli hü kümler vardır. (BK m.65, 156 gibi). Aynı esas, bir kimsenin aldatıcı davranışlarda bulunarak yarattığı duruma dayanan bir hakkı kullanması hâlinde bu davranışın hakkın kötüye kullanılması sayılmasına imkân verir. Meselâ, bir kimsenin karşı tarafı borcunu mutlaka ifa edeceği vaadiyle veya başka tekliflerle oyalayarak bir zamanaşımı süresini veya hak düşürücü süreyi geçirttikten sonra zamanaşımı veya hak düşümü savunmasında bulunması, hakkın kötüye kullanılmasıdır…” (Oğuzman/ Barlas, s. 295-296). Ayrıca bkz. Şener Akyol, Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, Filiz, 1995 (Dürüstlük Kuralı), s. 59; Akyol, Çelişki Yasağı, s. 47 vd.

20 “Bir kimsenin davranışlarında tutarlılık bulunmasınıgerektiren bir hukuk kuralıyoktur. Fakat bir hukuki ilişkide

bir kimse davranışı ile karşı tarafta korunmaya layık ve esaslı bir güven uyandırdıktan sonra, artık bu davranışına aykırı tutum takınamaz ve sonraki davranışlarıyla karşı tarafta hayal kırıklığı yaratamaz ( venire contra factum proprium nemini licet); aksi takdirde onun bu tutumu hakkın kötüye kullanılması teşkil edebilir.)” (Oğuzman/ Barlas, s. 299-300).

21 Akyol, Çelişki Yasağı, s. 6-8; Gökhan Antalya/ Murat Topuz, s. 546.

22 Detaylı bilgi için bkz. Karakaya, s. 128-159.

23 Merih Kemal Omağ, “Anonim Şirketler Hukukunda Eşit İşlem İlkesi”, Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 1986, s. 2; Güzin Üçışık/ Aydın Çelik, Anonim Ortaklıklar Hukuku, Adalet, 2013, s. 49; Şükrü Yıld ız, Anonim Ortaklıkta Pay Sahipleri Açısından Eşit İşlem İlkesi, Seçkin, 2004 (Eşit İşlem), s. 58; İsmail Kırca/ Feyzan Hayal Şehirali Çelik/ Çağlar Manavgat, Anonim Şirketler Hukuku Cilt 1, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2013, s. 131; Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Adalet, 2024, s. 236.

————————————–

Ancak bu durum, alınan kararların her zaman adil olacağı sonucunu doğurmaz. Sermaye ve oy çoğunluğunu elinde bulunduran pay sahipleri, genel kurulda etkinlik sağlarken; azınlıkta kalan pay sahiplerinin karar süreçlerine etkide bulunamaması, onların haklarının ihlâli riskini doğurur ve bu da azınlık haklarının korunması gerekliliğini gündeme getirir.

Çoğunluk tarafından, azınlık pay sahiplerinin bireysel, kazanılmış ve vazgeçilmesi mümkün olmayan haklarının; şirket yararı için gerekli asgari sınırın ötesine geçilerek, kasten ve dürüstlük kuralına aykırı şekilde ihlâl edilmesi, çoğunluk gücünün kötüye kullanılması olarak nitelendirilir24. Bu bağlamda çoğunluk gücünün sınırlandırılması, çoğunluğun sadece kendi menfaatini gözeterek azınlığa orantısız zarar verecek kararlar almasının önüne geçmeyi amaçlar.

B. Eşit işlem ilkesi

Dürüstlük ilkesine aykırılığın belirlenmesinde göz önünde bulundurulması gereken bir diğer önemli ölçüt de eşit işlem ilkesidir. Eşit işlem ilkesi; ahlak, dürüstlük, hakkaniyet, irade serbestisi ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri gibi özel hukukta geçerliliği kabul edilen genel hukuk ilkelerinden biridir25. Eşitlik ilkesinin Türk hukukundaki pozitif kaynağı Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” başlığını taşıyan 10. maddesidir26.

Anonim şirketlerde, pay sahipleri ile şirket yönetimi arasında adil ve dengeli bir ilişk inin sağlanması büyük önem taşır. Bu bağlamda, eşit işlem ilkesi şirket yönetiminde temel alınan başlıca prensiplerdendir27. TTK’nın 357. maddesinde açıkça düzenlenen bu ilke, keyfî ayrımcılığı yasaklayarak, sermaye sahibi tüm pay sahiplerinin yönetim sürecine eşit koşullarda katılmalarını ve alınan kararlarda aynı ölçüde söz sahibi olmalarını güvence altına alır28.

Şunu belirtmek gerekir ki, eşit işlem ilkesi, keyfî eşitsizliği yasaklamakla birlikte, hakkın kötüye kullanılması yasağının kapsadığı tüm durumları tek başına karşılayamaz. Şirketin menfaatleriyle kısmen örtüşen genel kurul kararları karşısında, eşit işlem ilkesi sınırlı bir koruma sağlamaktadır. Zira çoğunluk, görünürde şirket yararına olan bir kararın ardına saklanarak gerçek niyetini gizleyebilir. Sermaye artırımı gibi işlemlerde, azınlık aleyhine sonuçlar doğuracak kararları meşrulaştırmak adına eşitlik ilkesine dayanmak ve bu işlemin gerekliliğini savunmak çoğu zaman mümkündür. İşte bu gibi durumlarda, yalnızca eşit işlem ilkesine başvurmak yetersiz kalmakta; bir sonraki başlık altında incelenecek olan hakların sakınılarak kullanılması ilkesi devreye girerek, azınlık pay sahiplerinin korunmasına katkı sağlamaktadır.

———–24 Karakaya, s. 129.

25 Yıldız, Eşit İşlem, s. 74; N. Füsun Nomer, “Anonim Ortaklıkta Eşit Davranma (Eşit İşlem) İlkesi”, Prof. Dr. Oğuz İmregün’e Armağan, 1998, s. 471.

26 Mehaz hukuki düzenlemelerdeki görünümü için bkz. Habibe Dinç Doğan, “Eşit İşlem İlkesinin Anonim Şirketlerde Pay Sahipleri Dışındaki Kişiler Yönünden Uygulanabilirliği,” Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 1, 2025, s. 391-392.

27 Ünal Tekinalp/ Reha Poroy/ Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku II, Vedat, 2023 (Ortaklıklar II), s. 692 vd.; Pulaşlı, s. 243 vd. Ayrıca bkz. Setenay Yağmur, Anonim Şirketlerde Eşit İşlem İlkesi, On İki Levha, 2020, s. 175 – 176.

28 Cafer Eminoğlu, “Anonim Şirket Pay Sahipleri Açısından ‘Eşit Şartlarda Eşit İşlem’ İlkesi”, Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, Sayı: 1, 2015, s. 81. Eşit işlem ilkesinin farklı anlamları (biçimsel, sayısal-mutlak ve nispi eşitlik) için bkz. Yıldız, Eşit İşlem, s. 31-38. Ayrıca bkz. Yağmur, s. 16-22. Anonim şirketlerde eşit işlem ilkesinin uygulanmasında, mutlak eşitliğin zorunlu olduğu istisnai durumlar dışında genellikle oransallık esasına dayanan nispi eşitlik anlayışının benimsendiği, bu çerçevede, eşit konumda bulunan pay sahiplerinin aynı işleme tabi tutulmasının hedeflendiği yönünde bkz. Ercüment Erdem, “Türk ve İsviçre Hukuklarında Eşit İşlem İlkesi”, İsviçre Borçlar Kanunu’nun İktisabının Sekseninci Yılında İsviçre Borçlar Hukuku’nun Türk Ticaret Hukuku’na Etkileri, İstanbul, 2009, s. 403; Akın, Murat Yusuf/ Yağmur, Setenay, “Türk Anonim Şirketler Hukukunda Eşit işlem Uygulanması Açısından Objektif Kriter Kavramı”, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 12, Sayı:144, 2018, s. 97. Ayrıca bkz. Eminoğlu, s. 80.

C.Hakların sakınılarak kullanılması ilkesi

Hakların sakınılarak kullanılması ilkesinin uygulandığı durumlarda, esasen hukuken geçerli biçimde alınmış ve meşru gerekçelere dayanan bir genel kurul kararı söz konusudur. Kararın içeriğinde açık bir hukuka aykırılık bulunmamakta ve şirket menfaati de gözetilmektedir; ayrıca karar azınlık pay sahiplerini hedef alan kötü niyetli bir amaç da taşımamaktadır64. Ancak yukarıda detaylı olarak ifade edildiği üzere65, şirketin menfaatine ulaşmak için tercih edilen yol, çoğunluk dışındaki pay sahipleri bakımından zarar doğurabilecek nitelikte olabilir. Doktrinde, rüçhan hakları sınırlandırılmasa dahi, şirketin gerçek finansal ihtiyacının ötesine geçen sermaye artırımı uygulamalarının, hakların sakınılarak kullanılması ilkesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmektedir66.

Yargıtay konuya ilişkin bir kararında pay sahiplerinin pay oranlarını çok aza düşürecek düzeyde bir sermaye artışının pay sahiplerinin çıkarlarını zedeleyeceğine ve dürüstlük kuralına aykırı olacağına hükmetmiştir67. Yine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin konuya ilişkin bir

——————————-

59 Adıgüzel, s. 2.

60 Y.11 HD. 26.12.2016, E. 2016/6289, K. 2016/9804, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.

61 Y.11.HD. 17.3.2021, E. 2019/3593, K. 2021/2564, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.

62 Soykan, s. 599; Moroğlu, Hükümsüzlük, s. 243-244.

63 Y.11.HD. 13.12.1988, E. 1988/4113, K. 1988/7656, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 4, 1988,

s. 109 vd.

64 Soykan, s. 597-598.

65 Bkz. bu çalışmanın III.C. başlığı.

66 Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, On iki Levha Yayıncılık, 2020 (Hükümsüzlük), s. 242.

67 Y.11.HD. 26.02.2019, E. 2017/5121, K. 2019/1547, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası. Yargıtay bu gerekçeyle ilk Derece Mahkemesi’nin kararını kaldırmıştır.  Ancak “… davalı şirketin 2010 yılı itibariyle sermayesi..500.000

TL’ye çıkartılmış olup, bilirkişiler 2010 yılı itibariyle bu sermaye artırımının şirketin çıkarları ve ihtiyaçları açısından zorunlu olmadığını, 1.000.000 TL’ye çıkartılması halinde bu miktarın şirketin gerekli ihtiyaçlarını sağlar nitelikte olduğunu, gerekli olmamasına rağmen bu miktar artırılmasının ortağın çıkarlarını zedeleyeceğini belirtilmiş ve buna dayalı verilen karar Dairemiz tarafından onanmıştır. Davalı şirket bundan 5 yıl sonra dava konusu genel kurulu yapmış olup, İlk Derece Mahkemesince ve Bölge Adliye Mahkemesince itibar edilen rapora göre de sermayenin 1.500.000 TL’ye çıkartılmasının zorunluluk haline geldiğinin anlaşılmasına göre, İlk Derece Mahkemesi’nin kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir…”

68 İstanbul BAM 43. HD. 27.12.2022, E. 2020/1183, K. 2022/1484, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.

69 İstanbul BAM 12. HD. 15.09.2022, E. 2020/6 K. 2022/1201, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası. Ayrıca bkz. İstanbul BAM 12. HD. 28.04.2022, E. 2019/2409, K. 2022/654, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (“…Sermaye artışının şirketin tek varlığı olan arsanın yatırım yapılıncaya kadar olan dönemdeki giderlerini karşılamaya yönelik olması nedeniyle şirket için bir zorunluluk olması yanında, sermaye artırım kararının sırf azınlık pay sahiplerine ve bu arada davacıya zarar vermek kastıyla yapıldığı ve dürüstlük kuralına ve hakların sakınılarak kullanılması ilkesine aykırılık taşıdığına ilişkin de  delil bulunmadığı anlaşılmakla, kararın bu  bakımdan da  iptali koşulları oluşmamıştır…”).

70 Y.11.HD. 06.04.2023, E. 2021/8051, K. 2023/2134, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.

71 Sermaye artırımı, dış kaynaklardan ve iç kaynaklardan artırım olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilir. Dış kaynaklardan yapılan sermaye artırımında şirkete dışarıdan yeni kaynak girişi sağlanır. Buna karşılık iç kaynaklardan gerçekleştirilen sermaye artırımında şirketin malvarlığında fiili bir artış meydana gelmez; yalnızca bilançodaki kalemler arasında yapılan bir muhasebe düzenlemesiyle esas sermaye artırılmış olur (Moroğlu, Sermaye Artırımı, s. 196-197; Abuzer Kendigelen, Anonim Ortaklık Payı Üzerinde İntifa Hakkı, İstanbul, 1994,

s. 187; Ayşe Nur Berzek, Anonim Ortaklıkta İç Kaynaklardan Esas Sermaye Artırımı, İstanbul, 1990, s. 8). Dolayısıyla iç kaynaklardan yapılan artırımda ortaklığa dışardan bir sermaye girişi olmamakta ve ortaklığın toplam malvarlığı değerinde bir değişiklik meydana gelmemektedir. İç kaynaklardan artırım, yeni payların çıkarılmas ı suretiyle yapılabileceği gibi mevcut payların itibari değerlerinin yükseltilmesi yoluyla da yapılabilir. İç kaynaklardan sermaye artırımı, yedek akçelerin, dağıtılmamış kârların, yeniden değerleme artış fonlarının, iştirak veya taşınmaz satışlarından elde edilen fonların ya da amortismana tabi diğer iktisadi değerlerin sermayeye dönüştürülmesiyle gerçekleştirilir. (Y.11.HD. 20.11.2024, E. 2023/6790, K. 2024/8103, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).


kararına konu olayda, şirket sermayesinin 6.000.000,00 TL’den 2.000.000,00 TL’ye düşürülmesine karar verilmiş, bu karardan yaklaşık beş buçuk ay sonra ise bu kez sermayenin 2.000.000,00 TL’den 10.000.000,00 TL’ye çıkarılmasına yönelik bir karar alınmış, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre, bu karar sonucunda da davacının sermaye payı %7’den %1,85’e düşmüştür. Mahkeme, bu durumda, alınan sermaye artırım kararının azınlık pay sahipler inin haklarını ihlâl edici nitelikte olduğunu ve kararının hakların sakınılarak kullanılması ilkesini ihlâl ettiğini kabul etmiştir68. Aynı Mahkeme bir başka kararında sermaye artırımı sebebiyle pay sahiplerinin pay oranlarının düşmesinin başlı başına hakların sakınılarak kullanılmad ığı anlamına gelmeyeceğini, zira bunun sermaye artırımının doğal bir sonucu olduğunu sermaye artırımına iştirak edebilecek paydaşın maddi imkânları bulunduğu taktirde sermaye arttırımına iştirak etmesine bir engel bulunmadığını ifade etmiştir69.

Yine Yargıtay bir kararında, sermaye artırımı sonrası %16,67 oranındaki hisselerin %4,9’a düşmesi ve ödemelerin dörtte birinin derhal, kalan dörtte üçünün ise 90 gün içinde yapılma s ına karar verilmesinin tek başına sermaye artırımının kötü niyetle yapıldığını göstermeyece ğini belirtmiş; bu durumun hakların sakınılarak kullanılması ilkesine aykırı olduğu yönündeki temyiz itirazlarını yerinde görmemiştir70.

Bunların yanı sıra, iç kaynaklardan sermaye artırımı yapılarak pay sahiplerine herhangi bir mali yük getirmeksizin bedelsiz pay senedi dağıtılması mümkün iken, bunun yerine dış kaynaklı bir sermaye artırımına gidilmesi ve özellikle ekonomik açıdan zayıf ortakların pay oranla rını azaltmayı hedefleyen kararların alınması da hakların sakınılarak kullanılması ilkesine aykırılık oluşturur71. Nitekim kanun koyucu TTK m. 462/3’te, “Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz.” kuralına yer vererek bu hususu düzenlemiştir72.

D. Şirket Menfaati Açısından Değerlendirme

Sermaye artırımının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesinde , özellikle “şirket menfaati” kavramı belirleyici bir ölçüt olarak öne çıkmaktadır. Anonim ortaklıklarda şirket, pay sahipleri (azınlık ve çoğunluk dahil), alacaklılar, çalışanlar ve genel anlamda ülke ekonomisi gibi çeşitli menfaat grupları bulunsa da, bu çıkar gruplarını bir arada tutan ve sistemin merkezinde yer alan esas aktör, şirketin tüzel kişiliğidir. Zira mevcut ekonomik düzenin temelinde şirketler yer almakta olup, şirketin çıkarlarının korunması ve güçlendirilmesi, diğer tüm menfaat gruplarının dolaylı olarak fayda elde etmesini sağlamaktadır. Bu nedenle, gerçekleştirilen sermaye artırımının şirket menfaatiyle ne ölçüde örtüştüğünün tespiti büyük önem taşımaktadır.

Anonim şirket menfaatinin, pay sahiplerinin bireysel menfaatlerinden üstün kabul edilmesi, pay sahiplerinin korunması ve şirket malvarlığının güvence altına alınmasıyla ilgili düzenleme ler çerçevesinde dikkatle ele alınması gereken bir husustur. Aksi hâlde, genel kurul kararının kısmen veya tamamen iptal edilmesi ve rüçhan hakkına getirilen sınırlamala r ın uygulanamaması gündeme gelebilir73.

Şirketin kuruluş amacıyla uyumlu olan ve şirketin değerini veya gelirini artırmaya yönelik işlemler, şirket menfaati kapsamında değerlendirilmektedir74.

Yine Türk doktrininde, şirket menfaatinin belirlenmesinde çoğunlukla şirketin uzun vadeli çıkarları ile değer artış potansiyelinin de göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanmaktadır75. Şirketin değerini yükselten ve kurumsal yapıya katma değer kazandıran yatırım faaliyetlerinin şirket menfaati kapsamında değerlendirilmesi, yerinde bir yaklaşımd ır. Nitekim Yargıtay da konuya ilişkin bir kararında, davalı şirketin borca batık olmadığı, bu anlamda bir sermaye arttırımı gerekmediği, ancak finansman oranı ve kaldıraç oranına göre şirketin uzun vadede inkişafı yönünden sermaye arttırımına ihtiyaç duyulması durumunda alınan kararın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyeceğini ifade etmiştir76.


72 “…Mahk eme tarafından toplanması gerekli tüm delillerin toplandığı, usulünce tartışıldığı, bilirkişi raporunda 2022 yılındaki iç kaynaklara ilişkin tutarın 473.122.155,26 TL olduğu, şirketin sermaye arttırımına ilişkin tutarın ise 400.000.000,00 TL, dolayısı ile sermaye arttırımının iç kaynaklardan karşılanabilecekken, nakdi sermaye taahhüdüne dayalı olarak sermaye artışına gidilmesinin uygun olmadığının belirtildiği, 19/01/2023 tarihli olağanüstü genel kurulda şirketin sermaye artırma gerekçesi olarak sermayenin yetersiz kalmasına dayanılmış ise de alınan bilirkişi raporundan 30/09/2022 tarihi itibariyle işletme sermayesinin yeterli olduğu, sermaye kaybının olmadığı, öte yandan TTK 462.maddesinde belirtilen iç kaynaklardan oluşan unsurların sermayeye eklenmeden, sermayeye dönüştürülmeden sermaye taahhüt edilmesi yoluyla artırıma gidilemeyeceği, artırılması öngörülen miktarın sermayeye eklenecek iç kaynaklardan az olması nedeniyle nakdi sermaye taahhüdüne gidilmesinin yasal mevzuata uygun olmadığı … yönelik mahkeme gerekçesi ve kabulünde isabetsizlik olmadığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine…” karar verilmiştir. (Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. HD. 24.03.2025, E. 2024/635, K. 2025/581 T. 24.3.2025, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

73 Aynı yönde bkz. Bakır, s. 111.

74 Sulu, s. 60.

75 Feyzan Hayal Şehirali Çelik, Anonim Şirketlerde Çıkar Çatışmaları Ekseninde Şirket Ele Geçirmelerine Karşı Önlemler, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2008, s. 30.

76 Y.11.HD. 10.12.2024, E. 2024/1156 K. 2024/8859, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.


Mahkeme 2025 tarihli bir kararında, şirket sermayesinin 100.000,00 TL’den 2.000.000,00 TL’ye çıkarılmasına ilişkin genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığına ilişkin değerlendirmede bulunmuş ve somut olayın özellikleri çerçevesinde davalı şirketin mali durumunun değerlendirilmesinde cari oran, likidite oranı ve nakit oranı gibi göstergeler in dikkate alınması gerektiğini, 2017 ve 2018 yılı bilanço sonuçlarına göre bu oranların istenen seviyelerin altında olduğunu, 2018 yılı finansal tablolarına göre şirketin toplam 5.456.658,46 TL kısa vadeli borcu bulunduğu, çeltik kurutma tesisinin 2018’de tamamlandığı ve bu nedenle şirketin faaliyetlerini sağlıklı şekilde sürdürebilmesi için işletme sermayesine ihtiyaç duyduğu ve bu ihtiyacın karşılanmasının en makul yolunun sermaye artırımı olduğu yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunmuştur77.

Benzer nitelikteki bir başka olayda Yargıtay, şirket borçlarının ödenmesi amacıyla esas sermayenin 200.000 TL’den 6.500.000 TL’ye yükseltilmesine ilişkin kararın dürüstlük kuralına aykırılık oluşturmadığına hükmetmiştir78. Yine bir diğer kararında “…İptali istenen genel kurul kararında şirket sermayesinin 50.000 TL’den 2.100.000 TL’ye çıkarılmasına ve nakit sermaye artışından dolayı ortaklara rüçhan haklarının kullandırılmasına karar verilmiş ve sicil dosyasına, şirketin bilançosuna ve yapısına uygun bilirkişi raporu kapsamında, genel kurul kararının yasaya, ana sözleşmeye ve ayrıca ortakların durumuna göre objektif iyi niyet kurallarına aykırı düşmediği sonucuna varılmıştır.”79

Bu örneklerden anlaşılacağı üzere Yüksek Mahkeme, “bir anda çok yüksek tutarda sermaye artırımına gidilmesini” tek başına hukuka aykırılık sebebi olarak değerlendirmemekte, şirket menfaati açısından bir değerlendirme yaparak sonuca varmaktadır. Kararlarda, oran ve miktar bakımından oldukça yüksek olan sermaye artışlarının dahi hukuka aykırı sayılmamış olması da dikkat çekicidir.

Yine yatırımların şirketin öz sermayesi yanında banka kredileri ile finanse edildiği, şirketin bu dönemde fiilen faaliyete geçmediği ve gelirinin bulunmadığı bir durumda şirket ortaklarına başvurularak sermaye artışına gidilmesinin makul bir davranış olduğu ve dürüstlük kuralına aykırılık olarak değerlendirilmesinin uygun olmadığı belirtilmiştir80. Benzer şekilde şirketin borca batıklıktan kurtulması ve eski sermayesine kavuşması amacıyla alınan sermaye artırım kararının da dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyeceğine hükmetmiştir81.

Bu çerçevede bir sermaye artırımı kararının hukuka uygun sayılabilmesi için, şirket tüzel kişiliği açısından haklı ve zorunlu bir nedene dayanması gereklidir. Bu kapsamda sermaye artırımı yapan şirketin, hangi somut ihtiyaç nedeniyle iç/ dış kaynağa ihtiyaç duyduğunu, bu kaynağa ne kadar sürede ulaşmasının gerekli olduğunu ve söz konusu ihtiyacın en uygun şekilde sermaye artırımıyla karşılanabileceğini somut ve objektif verilerle ortaya koyması gerekir82.

VI. SONUÇ

77 Y.11.HD. 04.03.2025, E. 2024/3442, K. 2025/1467, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.

78 Y.11.HD. 09.03.2017, E. 2016/2535, K. 2017/1430, Lexpera İçtihat Bilgi Bankası.

79 Y.11.HD. 15.11.2017, E. 2016/8898, K. 2017/6234, Erdoğan Moroğlu/ Abuzer Kendigelen, İçtihatlı – Notlu Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat, On İki Levha, 2014, s. 363.

80 Y.11.HD. 09.03.2017, E. 2016/2535, K. 2017/1430, Lexpera İçtihat Bilgi Bankası.

81 Y.11.HD. 26.06.2019, E. 2018/2313, K. 2019/4893, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.

82 İstanbul BAM 12. HD. 04.03.2021, E. 2019/78, K. 2021/302, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.


Dürüstlük kuralı, hukuki ilişkilerde taraflar arasında güvenin tesis edilmesi, hakkaniye t in sağlanması ve hakların kötüye kullanılmasının önlenmesi açısından temel bir denge unsuru olarak görülmektedir. Hukuki açıdan dürüstlük kuralı; hakların kullanılması ve borçların ifasında hukuka, toplumun genel ahlâk anlayışına, yerleşmiş örf ve adetlere, doğruluk ve güven ilkelerine uygun davranmayı; ayrıca hak kullanımının, diğer hak sahiplerinin ya da borç ilişkisindeki karşı tarafın meşru güven beklentisini boşa çıkarmamasını öngören bir ilke ve kurallar bütününü ifade eder.

Bu kuralın bir yansıması niteliğindeki hakkın kötüye kullanılması yasağı ise, kişilere tanınan sübjektif hakların sınırsız ve keyfî biçimde kullanılmasını engeller; aynı zamanda hak sahibine bu hakkı dürüstlük ilkelerine uygun şekilde kullanma yükümlülüğü getirir.

Dürüstlük kuralının tamamlayıcı ilkelerinden biri olarak kabul edilen ve dürüstlüğe aykırılı ğın belirlenmesinde yardımcı bir ölçüt işlevi gören bir diğer ilke ise çelişkili davranış yasağıdır. Bu ilkeye göre, bir kimse, belirli bir yönde davranacağına ilişkin karşı tarafta haklı bir güven oluşturduktan sonra, bu güveni boşa çıkaracak şekilde davranarak muhatabını hukuken dezavantajlı bir konuma düşüremez; böyle bir davranış hukuk düzeni tarafından korunmaz.

Dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması yasağı ve bunlara bağlı alt ilkeler soyut nitelikte olduğundan, uygulamada somutlaştırılmaları için bazı ölçütlerden yararlanılması gerekir. Bu ölçütlerin başlıcaları; çoğunluk gücünün sınırlandırılması, eşit işlem ilkesi, hakların sakınılarak kullanılması ve şirket menfaatidir.

Anonim şirketlerde çoğunluk ilkesi geçerli olduğundan, sermaye ve oy gücünü elinde bulunduran kişi veya grupların, azınlığın çıkarlarını göz ardı ederek yalnızca kendi menfaat le r i doğrultusunda hareket etmeleri mümkündür. Bu nedenle, çoğunluğun iradesinin kötüye kullanılmasını önleyecek mekanizmaların varlığı, özellikle de azınlığa orantısız zarar verebilecek kararları dengeleyen ilkeler, büyük önem taşır. Dürüstlük kuralının kapsamını belirlemeye yönelik olarak çalışmada ele alınan ölçütler de aslında bu amaca hizmet etmektedir.

Çoğunluk gücünün sınırlandırılması ilkesi uyarınca, azınlık pay sahiplerinin devredilemez ve kazanılmış hakları, şirket menfaatinin zorunlu kıldığı durumlar dışında, çoğunluk tarafından keyfî biçimde zedelenemez; aksi hâlde çoğunluğun yetki sınırları aşılmış olur. Aynı şekilde, eşit işlem ilkesi de çoğunluk ilkesinin yaratabileceği olumsuzlukları bertaraf etmeyi amaçlayan bir koruma mekanizmasıdır. Bu ilke, çoğunluğun sadece kendi çıkarına hizmet eden kararlar almasını engellemekte ve azınlığın zarara uğramasının önüne geçmektedir. Benzer biçimde, hakların sakınılarak kullanılması ilkesi de genel kurulda alınan kararların azınlık haklarını gereksiz yere zedelememesini, aynı sonuca çoğunluğun menfaatlerini koruyarak azınlığa hiç ya da en az zarar verecek yöntemlerle ulaşılmasını öngörür.

Bunların yanı sıra şirket menfaati, yalnızca pay sahiplerini değil; şirket alacaklılarını, kamu kurumlarını ve genel ekonomik düzeni de içine alan geniş kapsamlı bir kavramdır. Şirket menfaatinin tespitinde belirli ölçütlerden yararlanılabilir. Bunlardan ilki, şirketin amacı ve faaliyet konusu olup, anonim şirketler, belirli bir ekonomik amacı gerçekleştirmek için kurulur ve bu amaca ulaşmak adına hukuka uygun her türlü faaliyette bulunabilirler. Değerlendir mede dikkate alınacak bir diğer ölçüt ise, farklı menfaat gruplarının durumudur. Bu kapsamda, bir menfaat analizi yapılarak gruplar arasında ortak çıkar noktaları belirlenmeli ve buna uygun işlemler ile uygulamalar, şirketin genel yararına hizmet etmelidir. Bunlara ek olarak, şirket değerinin artırılması da önemli bir ölçüt olarak kabul edilir. Bu çerçevede şirketin kuruluş amacına uygun biçimde, şirketin değerini ve gelirini yükselten faaliyetler, şirket menfaat i kapsamında değerlendirilmektedir.

Yukarda bahsi geçen ölçütlere, diğer bir ifadeyle dürüstlük kuralına aykırı olarak alınan genel kurul kararları, hem şirketin hem de pay sahiplerinin menfaatlerini zedeleyebileceğinden iptal davasına konu olabilir. Bu davalar, şirket içi denetimin etkinliği ve pay sahiplerinin haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararlarının iptali özelinde şu değerlendirme ler yapılabilir:

  • Dürüstlük kuralına aykırılığın tespiti somut olaya bağlıdır. Sermaye artırım kararının dürüstlük ilkesine uygun olup olmadığı her somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
  • Yüksek düzeyde sermaye artırımın yapılması tek başına ilgili genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırılığına sebep olmaz.
  • Şirketin gerçek ihtiyacına uygunluk önemlidir. Sermaye artırımının şirketin amacı ve

ihtiyaçlarıyla örtüşmemesi hâlinde dürüstlük kuralına aykırılıktan söz edilebilir. Ancak bir pay sahibinin artırıma katılmaması veya azınlığın zarara uğraması tek başına alınan kararı hukuka aykırı kılmaz.

Şirket ve pay sahiplerinin menfaatleri birlikte değerlendirilmelidir. Yapılacak yatırım çoğu durumda şirketin değerini artırır ve bu artıştan pay sahipleri de yararlanır. Nitekim sermaye artırımına pay sahibi katılmasa bile, yapılacak yatırım şirketin değerini yükselteceği için pay sahibinin de paylarının değeri artacak ve dolaylı olarak fayda sağlayacaktır. Dolayısıyla, sermaye artırımı nedeniyle malvarlığında azalma değil, uzun vadede değer artışı söz konusu olacaktır.

Hakların sakınılarak kullanılması ilkesi bağlamında sermaye artırımının dürüstlük kuralına uygunluğu değerlendirilirken, aynı sonuca azınlığa hiç zarar vermeden ya da daha az zarar vererek ulaşmayı sağlayacak alternatif bir yol olup olmadığı incelenmelidir. Eğer şirket menfaatine olan bu artış, eşdeğer etkinlik ve maliyet gibi başka bir yöntemlerle gerçekleştirilemiyorsa, dürüstlük kuralına aykırılıkta n bahsedilemez.

Dış kaynaklı sermaye artırımının meşru gerekçeleri vardır. Şirketin büyüme hedefleri ya da teknolojik yatırımları için sermaye artırımına gitmesi makul ve meşru bir nedendir. Şirketin ihtiyacını aşan bir artırım söz konusu değilse, bu karar dürüstlük ilkesine aykırı sayılmaz.

KAYNAKÇA

Adıgüzel, Burak: “Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkının Sınırlanması veya Kaldırılması”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 18, Sayı, 2014, s. 1-48

Akdağ Güney, Necla: “Anonim Şirketlerde Eşitlik İlkesi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 18, Sayı: 3-4, 2014, s. 115-135 (Eşit İşlem).

Akdağ Güney, Necla: “Anonim Şirketlerde Hakların Sakınılarak Kullanılması İlkesi ve Uygulaması”, Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’e Armağan, 2017, s. 45-68 (Hakların Sakınılarak Kullanılması).

Akın, Murat Yusuf: “Kayıtlı Sermayede Rüçhan Hakkının Sınırlandırılması veya İlgilinin Bu Hakkı Kullanımdan Yoksun Bırakılmasındaki Kıstaslar”, Prof. Dr. Reha Poroy’a Armağan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 1995, s. 7-37.

Murat Yusuf Akın/ Setenay Yağmur: “Türk Anonim Şirketler Hukukunda Eşit işlem Uygulanması Açısından Objektif Kriter Kavramı”, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 12, Sayı:144, 2018, s. 97-105.

Akın, Murat Yusuf/ Sulu, Muhammed: “Yönetim Kurulu Üyelerinin Menfaati ile Şirket Menfaatinin Çatışması Bağlamında Sorumluluk”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 1, 2019, s. 169–184.

Akyol, Şener, Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, Filiz, 1995 (Dürüstlük Kuralı).

Akyol, Şener, Medeni Hukukta Çelişki Yasağı, Vedat, 2007 (Çelişki Yasağı).

Antalya, Gökhan/ Topuz, Murat, Medeni Hukuk Giriş Temel Kavramlar Başlangıç Hükümleri Cilt 1, Seçkin, 2024.

Bahtiyar, Mehmet, Anonim Ortaklıkta Kayıtlı Sermaye Sistem ve Sermaye Artırımı, Beta Basım, 1996.

Bakır, Ayhan: “Anonim Şirket Hukukunda Rüçhan Hakkının Sınırlandırılması ve Kaldırılmasında Haklı Sebep Şartı”, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 4, 2021, s. 103-124.

Bektaş, İbrahim, Yeni Pay Alma (Rüçhan) Hakkının Kısıtlanması ve Devri. Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2023.

Berzek, Ayşe Nur, Anonim Ortaklıkta İç Kaynaklardan Esas Sermaye Artırımı, İstanbul, 1990.

Bilgin, Esra Pınar: “Anonim Ortaklıklar Hukukunda Eşit İşlem İlkesi ve İlkeye Aykırılı ğın Yaptırımları”, Banka ve Finans Hukuku Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 19, 2016, s. 997-1019.

Dinç Doğan, Habibe: “Eşit İşlem İlkesinin Anonim Şirketlerde Pay Sahipleri Dışındaki Kişiler Yönünden Uygulanabilirliği”, Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 1, 2025, s. 387-407.

Dural, Mustafa/ Sarı, Suat. Türk Özel Hukuku Cilt 1 Temel Kavramlar ve Medeni Kanunun Başlangıç Hükümleri, Filiz, 2024.

Edis, Seyfullah, Medeni Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, Dokuz Eylül Üniversite s i Hukuk Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Yayınları, 1993.

Eminoğlu, Cafer: “Anonim Şirket Pay Sahipleri Açısından ‘Eşit Şartlarda Eşit İşlem’ İlkesi”. Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, Sayı: 1, 2015, s. 79-88.

Erdem, Ercüment: “Türk ve İsviçre Hukuklarında Eşit İşlem İlkesi”, İsviçre Borçlar Kanunu’nun İktisabının Sekseninci Yılında İsviçre Borçlar Hukuku’nun Türk Ticaret Hukuku’na Etkileri, 2009, s. 393-419.

Giritlioğlu, Necla, Dürüstlük Kuralları, Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı ile Sınırlandırılması, İstanbul, 1989.

Helvacı, Mehmet/ Çamurcu Emin/ Türkyılmaz, İsmail. “Özellikle Anonim Şirket Açısında n Şirket Menfaati Kavramı”, Prof. Dr. Hamdi Yasaman’a Armağan, 2017, s. 309-330.

Kendigelen, Abuzer, Anonim Ortaklık Payı Üzerinde İntifa Hakkı, İstanbul, 1994.

Kırca, İsmail, Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, On İki Levha, 2022.

Kırca, İsmail/ Şehirali Çelik, Feyzan Hayal / Manavgat, Çağlar, Anonim Şirketler Hukuku Cilt 1, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2013.

Korkut, Ömer: “Anonim Şirketlerde Şirket Menfaati Kavramının Somutlaştırılması”, Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 2, 2017, s. 1-9 (Şirket Menfaati).

Korkut, Ömer: “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirketlerde Sermaye Artırımının Geçersizliği”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 171, Sayı: 2, 2013, s. 287-298 (Sermaye Artırımı).

Moroğlu, Erdoğan, Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı, On İki Levha, 2018 (Sermaye Artırımı).

Moroğlu, Erdoğan, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, On iki Levha, 2020 (Hükümsüzlük).

Moroğlu, Erdoğan/ Kendigelen, Abuzer, İçtihatlı – Notlu Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat, On İki Levha, 2014.

Nomer, N. Füsun: “Anonim Ortaklıkta Eşit Davranma (Eşit İşlem) İlkesi”. Prof. Dr. Oğuz İmregün’e Armağan, 1998, s. 469-490.

Oğuzman, M. Kemal/ Barlas, Nami, Medeni Hukuk, On İki Levha, 2024.

Oğuzman, M. Kemal: “Dürüstlük Kuralına Başvurma Konusunda Bazı Yargıtay Kararlarının Eleştirilmesi”, Prof. Dr. Yaşar Karayalçın’a 65. Yaş Armağanı, Ankara 1988, s. 407-415.

Omağ, Merih Kemal: “Anonim Şirketler Hukukunda Eşit İşlem İlkesi”. Hukuk Araştırma la r ı Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 1986, s. 1-8.

Pulaşlı, Hasan, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Adalet, 2024.

Soykan, İsmail Cem, Türk Ticaret Kanununa Göre Anonim Ortaklıklarda Sermaye Taahhüdü Yoluyla Sermaye Artırımı, On İki Levha, 2019.

Sulu, Muhammet, Anonim Ortaklıklarda Şirket Menfaati Kavramı, On İki Levha, 2019.

Şehirali Çelik, Feyzan Hayal, Anonim Şirketlerde Çıkar Çatışmaları Ekseninde Şirket Ele Geçirmelerine Karşı Önlemler, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2008.

Tekinalp, Ünal: “Hakların En Az Zarar Verecek Şekilde Kullanılması İlkesi”, İktisat ve Maliye Dergisi, Cilt: 26, 1979, s. 78-80.

Tekinalp, Ünal/ Poroy, Reha/ Çamoğlu, Ersin, Ortaklıklar Hukuku II, Vedat, 2023 (Ortaklıklar II).

Tekinalp, Ünal/ Poroy, Reha/ Çamoğlu, Ersin, Ortaklıklar Hukuku I, Vedat, 2025 (Ortaklıklar I).

Uçaryılmaz, Talya Şans, Bona Fides (Dürüstlük Kuralı), Yetkin, 2019. Üçışık, Güzin/ Çelik, Aydın, Anonim Ortaklıklar Hukuku, Adalet, 2013. Yağmur, Setenay, Anonim Şirketlerde Eşit İşlem İlkesi, On İki Levha, 2020.

Yalçın, Selim, Anonim Şirketlerde Esas Sermaye Artırımının Dürüstlük Kuralına Aykırıl ık Nedeniyle İptali, On İki Levha, 2018.

Yanlı, Veliye: “Alman Hukukunda Anonim Ortaklıklarda Rüçhan Hakkının Sınırlandırılmasında Gözetilecek İlkeler: Gereklilik, Ölçülülük ve Eşitlik”. Argumentum, Sayı: 24, 1992, s. 369-370.

Yıldız, Şükrü, Anonim Ortaklıkta Yen Pay Alma Hakkı, Beta Basım, 1996 (Yeni Pay).

Yıldız, Şükrü, Anonim Ortaklıkta Pay Sahipleri Açısından Eşit İşlem İlkesi, Seçkin, 2004 (Eşit İşlem).

-https://dergipark.org.tr/-

Scroll to Top