21 Şubat 2025
A- ORTAĞIN HAKLARI
1. Mali Haklar.
2. Yönetim Hakları.
3. Koruyucu Haklar
A/1. Mali Haklar
· Kâr payı alma hakkı
MADDE 608/2) Şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye payının itibarî değerine oranla hesaplanır; ayrıca yerine getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin tutarı da kâr payının hesaplanmasında itibarî değere eklenir.
Burada, Ortak ek ödeme yükümünü yerine getirmişse, ödediği tutar esas sermaye payının itibarî değerine eklenir ve kâr payı, bu suretle bulunan toplam tutar esas alınarak ödenir.
· Rüçhan hakkı = Yeni Pay Alma Hakkı
MADDE 591- (1) Şirket sözleşmesinde veya artırma kararında aksi öngörülmemişse, her ortak, esas sermaye payı oranında, esas sermayenin artırılmasına katılmak hakkını haizdir.
MADDE 591- (2) Genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararıyla, ortakların yeni payları almaya ilişkin rüçhan hakkı, ancak haklı sebeplerin varlığında ve 621 inci maddenin birinci fıkrasının(e) bendinde öngörülen nisapla sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınmaları ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep olarak kabul edilebilir. Rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılması suretiyle hiç kimse haklı görülemeyecek şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
MADDE 591- (3) Rüçhan hakkının kullanılabilmesi için en az on beş gün süre verilir.
Burada, Rüçhan hakkının öngörülen hükümlerle, sınırlandırılabilmesi ile kaldırılabilmesini şartlara bağlanmıştır. Rüçhan hakkı haklı sebeplerin varlığında sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Rüçhan hakkı, mevcut hissedarlara yeni çıkarılacak hisselerden öncelikli ve orantılı olarak alma hakkıdır.
· Hazırlık dönemi faizi
MADDE 510- (1) İşletmenin tam bir şekilde faaliyete başlamasına kadar geçecek hazırlık dönemi için pay sahiplerine,
Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmak koşuluyla, özellikli varlık niteliğindeki yatırımların maliyetine yüklenmek üzere, belirli bir faiz ödenmesi esas sözleşmede öngörülebilir ve bu dönemle sınırlı olmak üzere, faiz ödemelerinin en geç ne zamana kadar süreceği belirtilir.
MADDE 510- (2) İşletme yeni paylar çıkarılarak genişletilecek olursa, sermayenin artırılmasına dair olan kararda, yeni pay sahiplerine, özellikli varlık niteliğindeki yatırımların maliyetine yüklenmek üzere, belirli bir süreyle en geç yeni yatırımın işletmeye alındığı güne kadar faiz ödenmesi kabul olunabilir.
· Tasfiye payı alma hakkı
MADDE 543- (1) Tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır.
MADDE 543- (2) Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı tarihinden itibaren üç ay geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki, hâl ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme üç ay geçmeden de dağıtmaya izin verebilir.
MADDE 543- 3) Esas sözleşme ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça, dağıtma para olarak yapılır.
Burada; Tasfiye, faaliyetlerine son veren şirketin tüm hesaplarının kapatılması işlemidir. Tasfiyenin neticesinde arta kalan malvarlığı, esas sözleşmede aksine bir belirleme yoksa ortaklara esas sermaye paylarıyla orantılı şekilde paylaştırılmaktadır.
· Ayrılma akçesi talep hakkı
MADDE 641- (1) Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.
Burada, ayrılma her çeşidi ile çıkma ve çıkarılma ile doğal çıkma hali olan ölümü de kapsar. Ayrılan ortağa esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin ödenmesi amaçlanmıştır. Yasa “Gerçek değerine uyan” ibaresini tanımlamamıştır. Bu ibarenin yorumu öğreti ve yargı kararlarınca yapılacaktır, ancak ibarenin en azından “bilanço değerini ifade ettiği şüphesizdir.
MADDE 641- ( (2) Şirket sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı dolayısıyla, şirket sözleşmeleri ayrılma akçesini farklı bir şekilde düzenleyebilirler.
Burada, şirket sözleşmesinde özel bir şekilde düzenlenmiş olması halinde, ortaklara ayrılma akçesini, şirket sözleşmesindeki düzenlemeye uygun olarak kanundan farklı bir şekilde düzenleme olanağını vermektedir. Ancak, hüküm ortaklara keyfî, adalete tamamen ters ve müsadereye yakın bir düzenleme yapmak hakkını da vermez. Serbesti genel hukuk ilkeleri ile sınırlandırılmıştır.
A/2. Yönetim Hakları.
· Genel Kurula Katılma ve Öneride Bulunma Hakkı
Genel kurula ortaklık pay defterinde kayıtlı bütün ortaklar katılabilir. Dolayısıyla her bir ortağının genel kurula katılma ve öneride bulunma hakkı vardır ve bu hakkı ne esas sözleşme veya ortaklık organlarının kararı ile bertaraf edilebilir ne de ortak tarafından bundan vazgeçilebilir. Yetkili müdürlerin genel kurullara katılması zorunludur. Burada amaçlanan pay sahiplerinin yönetime ilişkin sorularının cevaplanmasını sağlamaktır. Müdürler kurulu birden fazla ise en az bir müdür genel kurula katılmak zorundadır. Tek kişilik limited şirketlerde tek kişi müdür olarak seçilmiş ise bu kişinin ortak olması mecburidir. Birden fazla müdür olması halinde ise ortaklardan sadece birinin müdür olması gerekmektedir. Bu durumda tek kişinin müdür olması halinde bu kişinin genel kurula katılması zorunlu olacaktır.
· Genel Kurulda Görüş İleri Sürme Hakkı
Limited şirket müdürlerinin birden fazla kişiden oluşması halinde müdürlerin devamlı olarak toplanamaması veya toplantı yetersayısının oluşamaması veya mevcut olmaması durumunda şirket ortaklarının mahkemeden genel kurulun toplantıya çağrılmasını talep etme imkânı bulunmaktadır.
· Genel Kurulda Oy Hakkı
MADDE 618- (1) Ortakların oy hakkı esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanır. Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her yirmi beş Türk Lirası bir oy hakkı verir. Ancak, şirket sözleşmesi ile birden fazla paya sahip ortakların oy hakları sınırlandırılabilir. Ortak, en az bir oy hakkını haizdir. Şirket sözleşmesinde açıkça düzenlenmişse yazılı oy da verilebilir.
Burada, oy hakkı ile oy hakkının hesaplanması itibarî değer bağlamında düzenlenmiştir. Ayrıca oy hakkının esas sözleşme ile sınırlanmasına, dolayısıyla oyda imtiyaza da müsaade edilmiştir. Hüküm birden çok paya sahip ortağın veya ortakların oy haklarının sınırlanabilmesi olanağını da öngörmektedir. Bunun iki sınırı vardır: (a) her ortağın en az bir oyu bulunmalıdır, (b) Her esas sermaye payı en az bir oy hakkı vermelidir. Yazılı oy verme olanağı da kanunda açıkça tanınmıştır.
MADDE 618- (2) Şirket sözleşmesi oy hakkını, itibarî değerden bağımsız olarak her esas sermaye payına bir oy hakkı düşecek şekilde de belirleyebilir. Bu hâlde en küçük esas sermaye payının itibarî değeri, diğer esas sermaye paylarının itibarî değerleri toplamının onda birinden az olamaz.
Burada, birinci fıkrada öngörülen oyun itibarî değere göre hesaplanması kuralı (oransallık kuralı) emredici değildir. Şirket sözleşmesi, saymaca değerden bağımsız olarak, oy hakkını düzenleyebilir; oy hakkını başka bir esasa, meselâ her esas sermaye payının itibarî değeri ne olursa olsun bir oy hakkı vereceği ilkesine göre belirleyebilir. Ancak, seçilen esas yukarıda belirtilen emredici kurala aykırı olmamalıdır.
Bu bağlamda bir ortak=bir pay düzenlemesinin geçerli olup olmayacağı, somut olayın özelliklerine göre belirlenir. Oransallık yönteminden sapılması halinde birinci fıkranın son cümlesi, oyda imtiyazı sınırlayan bir kuralı koymuştur. Hüküm, payların itibarî değerleri farklılaştırılarak imtiyaz tanınması varsayımını düzenlemektedir. Buna göre, en küçük itibarî değere sahip esas sermaye paylarının itibarî değeri, diğer esas sermaye paylarının itibarî değerlerinin en az onda biri kadar olabilir.
MADDE 618- (3) Oy hakkının esas sermaye paylarının sayısına göre belirlenmesine ilişkin şirket sözleşmesi hükmü aşağıdaki hâllerde uygulanmaz: a) Denetçilerin seçimi. b) Şirket yönetimi ya da onun bazı bölümlerinin denetimi için özel denetçi seçimi. c) Sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesi.
MADDE 619- (1) Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
Burada. Şirketin yönetiminde hâkimiyet kurulmasını engellemek amacıyla öngörülmüştür.
MADDE 619- (2) Şirketin kendi esas sermaye payını iktisabına ilişkin kararlarda, esas sermaye payını devreden ortak oy kullanamaz.
MADDE 619- (3) Ortağın bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz.
A/3. Koruyucu Haklar
· Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı
MADDE 614- (1) Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.
MADDE 614-( 2) Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verir.
MADDE 614- (3) Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir. Mahkeme kararı kesindir.
· Sorumluluk Davası Açma Hakkı
MADDE 555- (1) Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.
MADDE 555- (2) Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır.
Burada, şirkete verilen zarar dolayısıyla zarar gören ortaklar, şirketin zararı sebebiyle şirketin müdürler kurulu üyelerine karşı genel kurul kararına ihtiyaç duymaksızın sorumluluk davası açabilirler. Bu kapsamda limited şirketlerde müdürlere karşı açılacak sorumluluk davaları, davacının sorumluları ve zararı öğrendiği tarihten itibaren 2 yılda; ancak her halde zararın oluşumundan başlayarak beş yılda zamanaşımına uğrar.
· İptal ve Butlan Dava Açma Hakkı
Kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde madde 446 belirtilen kişiler iptal davası açabilirler.
MADDE 446- (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, her biri, iptal davası açabilir.
MADDE 446-(1) b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, her biri, iptal davası açabilir.
MADDE 446- (1) d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.
MADDE 447- (1) Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, kararları batıldır.
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, kararları batıldır.
c) Şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.
· Özel Denetim İsteme Hakkı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen bağımsız denetim yanında yer verilen diğer bir denetim türü özel denetimdir. 6102 sayılı TTK ’da ise, Avrupa Birliği mevzuatına uyum çerçevesinde, anonim şirket pay sahiplerine tanınan özel denetim isteme hakkı limited şirket ortaklarına da tanınmıştır. Limited şirket ortaklarından her biri, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını genel kuruldan her zaman için isteyebilir.
Yapılacak oylama sonucuna göre şirket, otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.
· Şirketin Haklı Nedenlerle Feshini İsteme Hakkı
Ortaklık oranına bakılmaksızın tüm ortaklar tarafından haklı sebeple fesih davası açılabilmektedir. Yetkili mahkeme şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir.
· Çıkma Davası Açma Hakkı
Limited ortağın şirket sözleşmesinde bir düzenleme olmadıkça, kanunda düzenlenen diğer haller hariç, ortaklıktan çıkma hakkı bulunmamaktadır. Buna göre, şirket sözleşmesine konan bir hükümle şirket ortaklarının ortaklıktan tek taraflı bir irade beyanıyla çıkma hakkının bulunduğu düzenlenebilir. Şirket sözleşmesiyle ortaklara çıkma hakkı tanınırken bu hakkın belirli şartların gerçekleşmesi halinde kullanılabileceği yönünde bir düzenleme yapılarak çıkma hakkının sınırlarının çizilmesi mümkündür
· Çıkmaya Katılım Hakkı
TTK m. 639’da çıkmaya katılma düzenlenmiştir. Buna göre; ortaklardan biri tarafından haklı sebeple ortaklıktan çıkma davası açılması halinde, şirket müdürlerinin bu durumu gecikmeden diğer ortaklara bildirmesi gerekir. Bu bildirim üzerine diğer ortaklardan her birinin bu sebebin kendisi için de haklı bir sebep olması halinde çıkmaya katılma hakkı mevcuttur. Ortaklar çıkmaya katılma hakkını, müdürler tarafından yapılan bildirimin kendilerine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde kullanmak zorundadır. Bu bir aylık süre hak düşürücü süredir.
B- ORTAĞIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
B/1. Sermaye Borcunu Ödeme Yükümlülüğü
MADDE 573- (2) Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.
MADDE 585- (1) Şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi şartsız olarak taahhüt ettikleri, ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin huzurunda imzaladığı şirket sözleşmesinde limited şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur. Esas sermaye pay bedellerinin ödenmesi, ödeme yeri, ifa borcu, ifa etmemenin sonuçları, bedelleri tamamen ödenmemiş payların devri hususlarında bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır. Ancak nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmi beşinin tescilden önce ödenmesi şartı limited şirketler bakımından uygulanmaz.
MADDE 601- (1) Esas sermayenin azaltılması hâli hariç, ortaklara, esas sermaye payı bedeli geri verilemeyeceği gibi, ortaklar bu borçtan ibra da olunamazlar.
B/2. Ek Ödeme Yükümlülüğü
MADDE 603- (1) Ortaklar şirket sözleşmesiyle, esas sermaye payı bedeli dışında ek ödeme ile de yükümlü tutulabilirler. Ortaklardan bu yükümlülüğün yerine getirilmesi ancak,
a) Şirket esas sermayesi ile kanuni yedek akçeler toplamının şirketin zararını karşılayamaması,
b) Şirketin bu ek araçlar olmaksızın işlerine gereği gibi devamının mümkün olmaması,
c) Şirket sözleşmesinde tanımlanan ve öz kaynak ihtiyacı doğuran diğer bir hâlin gerçekleşmiş bulunması, hâllerinde istenebilir.
MADDE 603- (2) İflasın açılması ile ek ödeme yükümlülüğü muaccel olur.
MADDE 603- (3) Ek ödeme yükümlülüğü şirket sözleşmesinde ancak esas sermaye payını esas alan belirli bir tutar olarak öngörülebilir. Bu tutar esas sermaye payının itibarî değerinin iki katını aşamaz. MADDE 603 (4) Her ortak, sadece kendi esas sermaye payına düşen ek ödemeyi yerine getirmekle yükümlüdür.
MADDE 603 (5) Şartlar gerçekleşmişse, ek ödemeler müdürler tarafından istenir.
MADDE 603 (6) Ek ödeme yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılması ancak esas sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının zararları tamamen karşılaması hâlinde mümkündür. Ek ödeme yükümlülüğünün azaltılmasına veya kaldırılmasına esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
Burada, Ek ödeme yükümlülüğü, şirket sözleşmesinde öngörülmesi ve kanunda yer alan şartların gerçekleşmesi halinde, ortaklara, sadece şirkete nakdî ödemelerde bulunmaları borcunu yükler. Amaç finansal yönden kötü duruma düşen, bilânço ağı bulunan şirkete ortakların yapacakları ek ödemelerle yardımcı olmalarıdır. Kurum öğretide, sadece amaç yönünden kişisel sorumluluğa benzetilir. Her iki kurumda da, şirket borçlarını ödeyemediği takdirde ortaklara başvurulmaktadır. Ancak, gene öğretide belirtildiği gibi, kişisel sorumluluk alacaklılara karşıdır, dışa yöneliktir; ek ödeme ise şirkete karşıdır; içe yöneliktir.
Ek ödeme temelde bilânço açıklarını kapatmak amacıyla öngörülmüş bir araçken, son zamanlarda amaçtaki bu sınırlama kalkmıştır. Kaynak, İsviçre Tasarısında kurumun uygulama alanı genişletilmiştir. Tasarıdaki genişleme birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinde açıkça görülmektedir. Böylece limited şirket hayatını sürdürebilmesi, ödeme dar boğazından çıkabilmesi için yeni bir olanağa kavuşmuştur.
Ek ödeme yükümü, kural olarak, ortağın şirketten ayrılması ile o ortak yönünden sona erer. Ancak, şirket, ortağın ayrılmasından itibaren iki yıl içinde iflâs etmişse, hüküm başkadır. Bu halde ayrılan ortak bakımından yüküm devam eder. Tasarı, yükümün paya bağlı olduğu kuralından, alacaklıları korumak ve özellikle kötü niyetli ayrılmalara engel olmak amacıyla zorunlu olarak ayrılmaktadır. Aksi halde, fazla paya sahip (hakim) ortak işlerin iyi gitmediğini görünce şirketten kolayca ayrılarak söz konusu yükümden kurtulup, ona güvenerek kredi veren alacaklıları kandırmış olur.
İkinci fıkra bu yükümün paya bağlı olduğu ilkesini doğrular. İlke uyarınca ek ödeme yükümünün payın geçtiği kişi, yani halef tarafından yerine getirilmesi gerekir. Ayrılan ortağa, ek ödeme yükümü için başvurulabilecek hallerde halefin yükümü yerine getirdiği ölçüde, ortağın borçtan kurtulması hem adaletin gereğidir, hem de ilkenin doğal sonucudur.
B/3. Yan Ödeme Yükümlülüğü
MADDE 606- (1) Şirket sözleşmesiyle, şirketin işletme konusunun gerçekleşmesine hizmet edebilecek yan edim yükümlülükleri öngörülebilir.
MADDE 606- (2) Bir esas sermaye payına bağlı yan edim yükümlülüklerinin konusu, kapsamı, koşulları ve diğer önemli noktalar şirket sözleşmesinde belirtilir. Ayrıntıyı gerektiren konular genel kurul düzenlemesine bırakılabilir.
MADDE 606- (3) Şirket sözleşmesinde açıkça belirtilmiş bir karşılığı veya uygun bir karşılığı bulunmayan ve öz kaynak ihtiyacını karşılamaya hizmet eden nakdî ve ayni edim yükümlülükleri, ek ödeme yükümlülüğüne ilişkin hükümlere tâbîdir.
Burada, Yan edim yükümlülükleri limited şirketin bir taraftan kişisel ögelerden oluşabilen yanını ortaya çıkaran diğer taraftan onu, kooperatife yaklaştıran bir kurumdur. Yan edimler de esas sermaye payına bağlıdır.
İkincil sıfatıyla da nitelendirebileceğimiz yan edimler bir kısım esas sermaye paylarına veya pay kategorilerine yüklenebilen veya payların tümüne yönelik olan yapma, yapmama, katlanma, kullandırma edimleridir. Süt, pancar, şeker kamışı, meyve gibi ham ve/veya işlenmiş ürünlerin teslimi, park yeri veya depo yeri sağlanıp kullandırılması, taşıma gibi hizmetlerin sunulması ve benzeri edimler yan edimlerin konusunu oluşturabilir. Bu edimler, şirketin konusunu gerçekleştirmesine, ortaklarının bileşiminin (meselâ, süt veya meyve üreticilerine özgülenmiş olmak gibi) korunmasına ve şirketin başka şirketlerin hâkimiyeti altına girmemesine hizmet eder. Hem mevcut hem de yeni hukukumuzda anonim şirketler için de öngörülmüş bulunan yan edimler kural olarak karşılıksız değildir.
İkinci fıkra: Hüküm, edimlerin açık ve belirli olmalarını sağlamak amacıyla öngörülmüştür. Her iki nitelik de hükmün öngörülme gayesinin vazgeçilmez gereğidir.
Üçüncü fıkra: Üçüncü fıkrada öngörülen nakdî ve aynî edimler ya karşılıksız oldukları ya da uygun olmayan bir karşılıkları bulunduğu için ek ödeme yükümlüğüne ilişkin hükümlere bağlanmıştır.
B/4. Bağlılık Sır Saklama ve Rekabet Yasağı Yükümlülüğü
MADDE 613- (1) Ortaklar, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla kaldırılamaz.
MADDE 613- (2) Ortaklar, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar. Şirket sözleşmesiyle, ortakların, şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir.
MADDE 613- (3) Müdürler hakkında rekabet yasağı öngören 626 ncı madde hükümleri saklıdır.
MADDE 613- (4) Geri kalan ortakların tümü yazılı olarak onay verdikleri takdirde, ortaklar, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı düşen faaliyetlerde bulunabilirler. Esas sözleşme birinci cümledeki onay yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.
Bilindiği üzere, limited şirket ortakları şirket borçlarından sınırlı olarak sorumludur ve ortaklık hakları sermayeye bağlanmıştır. Bu nedenle rekabet yasağına doğrudan tabi olduğu söylenemeyeceği için, rekabet yasağı şirket sözleşmesinde açık bir hüküm olarak yer almalıdır.
Burada, Birinci fıkra: Güçlü kişisel ögeleri haiz bir şirkette sır saklama, önde gelen ve vazgeçilmez nitelikte bir bağlılık yükümüdür. Bu sebeple, şirketin sırlarının saklanmasını, emredici bir biçimde düzenlenmiştir. Sınırlamanın geçerli olup olmadığı, sınırı ve şirket sırrı kavramı öğreti ile mahkeme kararlarınca belirlenecektir. Sır kavramı sürekli değişir. Bu sebeple kanun tanımlamamıştır.
İkinci fıkra: İkinci fıkrada, bağlılık yükümü ile ilgili olarak “çıkarlarını zedeleyecek davranışlar” ibaresine yer verilmesinin sebebi yüküme geniş bir kapsam kazandırmaktır. Bu ibare, şirkete karşı, onu engelleyecek, kötüleyecek, güç duruma düşürecek, gelişmesini köstekleyecek, yatırımlarına etki yapacak her çeşit davranış kapsamdadır. Ortağın kendisine özel menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren davranışlarını bağlılık yükümünü ihlâl eden ayrı bir kategori olarak kabul etmiştir. Bağlılık yükümünün sınırı rekabet yasağıdır. Sınırlı sorumluluk ilkesiyle, ortaklık haklarının sermayeye bağlanmış olması limited şirkette ortağın kanunen rekabet yasağı altına konulmasını, kural olarak haklı gösteremez. Bu sebeple şirket sözleşmesinde öngörülmemişse ortağa yönelik rekabet yasağı yoktur. Sözleşmede açık hüküm bulunmuyorsa bağlılık yükümünden hareketle yasağa varılamaz. Burada “özel menfaat sağlanması” ile “şirketin amacına zarar verilmesi” birbirini tamamlayan şartlardır.
Limited ortaklıklarda bağlılık yükümlülüğünün somut bir görünümü olan sır saklama yükümlülüğü, ortaklar açısından TTK m. 613/I hükmünde düzenlenmiştir. Bu hükümde ortakların, ortaklık sırlarını korumakla yükümlü olduğu ve söz konusu yükümlülüğün ortaklık sözleşmesi veya genel kurul kararı ile kaldırılamayacağı belirtilmiştir. Aynı biçimde limited ortaklık müdürleri de TTK m. 626/III’ün yollamasıyla TTK m. 613 hükmü çerçevesinde tıpkı ortaklar gibi ortaklık sırlarını korumakla yükümlü olacaklardır.
C- ORTAĞIN SORUMLULUKLARI
Limited Şirketlerin Kamu Borçları
AATUHK Madde 35 – Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre zi müteselsilen sorumlu tutulur.
Burada, Limited şirket ortakları hakkında takibe geçilebilmesi için, şirket hakkında yapılan takip muameleleri sonucunda amme alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir.
Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu
AATUHK Mükerrer Madde 35 – Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz. Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.
Burada, Kanuni temsilcilerin ikinci derece olan sorumluluğu söz konusudur. Asıl borçludan tahsil imkânsızlığının söz konusu olması halinde kanuni temsilciden tahsil yoluna gidilebilir.
YMM / BD HASAN SANCAK
Kaynakça:
Türk Ticaret Yasası
Amme Alacakları Tahsil Usulü Yasası
Vergi Usul Yasası