“Para kuryesi” (money mule) kavramı, özellikle bilişim sistemleri kullanılarak işlenen hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarında, suç gelirlerinin aklanması ve izlerinin örtülmesinde kilit bir rol üstlenen kişileri ifade etmektedir. Bu kişiler, suçtan elde edilen menfaatin asli faillere ulaşmasını temin ederek hem suçun tamamlanmasına katkı sunmakta hem de faillerin tespiti ve adli mercilerce yakalanma ihtimalini azaltarak anonimliklerini muhafaza etmelerine yardımcı olmaktadırlar.
1. Para Kuryelerinin Fonksiyonu ve Ceza Sorumluluğunun Niteliği
a. Tanım ve Fiili Rol: Para kuryeleri, çoğunlukla kendi banka hesaplarını kullanarak yahut bizzat ATM veya şube üzerinden para çekme suretiyle suçtan elde edilen meblağın faile aktarımında aracı konumda bulunurlar. Bu eylemler, görünürde basit bir para transferi gibi görünse de, suç örgütlerinin veya bireysel faillerin izlerini gizlemeleri açısından hayati önemdedir.
b. Suça İştirak Bakımından Değerlendirme: Ceza hukukunda bir kişinin bilişim yoluyla işlenen hırsızlık veya dolandırıcılık suçuna iştirak edip etmediği; icra hareketine katkısının mahiyeti, faille olan iradi ilişkisi ve suç iradesine ortak olup olmadığı gibi unsurlar üzerinden değerlendirilmektedir.
c. Fonksiyonel Hakimiyet ve Müşterek Faillik Kriteri: Literatürde, suçun icrası bakımından para kuryesinin varlığı zorunlu bir unsursa ve kuryenin hareketi olmaksızın suçun tamamlanması mümkün değilse, bu kişilerin “fonksiyonel hakimiyet” ilkesi çerçevesinde müşterek fail sıfatıyla sorumluluklarının doğabileceği kabul edilmektedir. Zira bu durumda, failin katkısı ile kurye olarak hareket eden şahsın katkısı arasında illiyet bağı bulunmakta, suçun tamamlanmasında kurye eylemi belirleyici rol oynamaktadır. Ne var ki, her nedensellik ilişkisi iştirak bakımından yeterli görülmez; müşterek faillik için failin bilerek ve isteyerek suç iradesine katılması gerekir. İştirak iradesi olmaksızın sırf nedensel katkı, müşterek faillik sonucunu doğurmaz.
2. Para Kuryelerinin Diğer Cezai Sorumlulukları
Her ne kadar para kuryelerinin, bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen hırsızlık suçundan doğrudan fail sıfatıyla cezai sorumlulukları tartışmalı olsa da, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 15. maddesi çerçevesinde müstakil bir suç tipi kapsamında sorumluluklarının doğabileceği ifade edilmelidir.
5549 sayılı Kanun m.15 uyarınca, kendi adına fakat başkası hesabına hareket eden kişilerin, bu durumu yetkili yükümlülere yazılı olarak bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğe aykırı davranan kişiler hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür. Dolayısıyla, para kuryesi sıfatını haiz bir kimse, iştirak iradesi bulunmasa dahi, bildirimin yapılmaması halinde bu özel düzenleme kapsamında cezalandırılabilecektir.
3. Uygulamada Karşılaşılan Örnek Durumlar
Aşağıdaki örnekler, para kuryeliği suçu ile masumane para transferi arasındaki farkın ortaya konması açısından önem arz etmektedir:
- Ticari işletmelerde çalışan personel: Ödeme veya tahsilatları kendi hesapları üzerinden gerçekleştiren çalışanlar.
- İş ortaklıkları: Ortaklar arasında, işin yürütülmesini kolaylaştırmak amacıyla hesapların karşılıklı kullanımı.
- Ailevi ve sosyal ilişkiler: Akrabalık veya arkadaşlık ilişkisi sebebiyle, hesapların karşılıklı olarak kullandırılması.
Bu gibi durumlarda, hesabını başka birinin kullanımına açan kimsenin, söz konusu eylemin hırsızlık ya da dolandırıcılık amacıyla yapıldığını bilmemesi ve buna yönelik kastının bulunmaması halinde cezai sorumluluğunun doğmaması gerektiği ifade edilmektedir.
Sonuç olarak, para kuryeliği, yalnızca suçun teknik arka planında yer alan ikincil bir faaliyet değil; failin cezai sorumluluğuyla eşdeğer derecede değerlendirilmesi gereken, suça katkı bakımından yüksek ağırlığa sahip bir iştirakte bulunma biçimidir. Ancak her somut olay özelinde, failin kastı, bilgi düzeyi ve eylemin suçla olan illiyet bağı titizlikle değerlendirilmelidir.
Ersan Çetin
Avukat