Ekonomik sıkışıklık dönemlerinde mali disiplinin korunmasının hayati bir öneme sahip olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak bütçe açığını kapatmak için tercih edilen en kolay yol olan -yeni vergiler ya da oran artışlarının- toplumun taşıma kapasitesini test etmeye başladığını birçok farklı sektöre danışmanlık yapan, denetim çalışmalarında bulunan bir meslek mensubu olarak gözlemlediğimi belirtmek isterim.
Son yıllarda ülkemizde sık duyduğumuz ve gerçekleştiğine şahit olduğumuz aşağıdaki vergi haberleri hepimizin dikkatini çekmiştir.
- Ek MTV,
- İstisna Kazançlar Üzerinden Kurumlar Vergisi Uygulanması,
- Kurumlar Vergisi Oran artışı
- Asgari Kurumlar Vergisi uygulaması,
- Stopaj oran artışları
- KDV Oranlarının artışı,
- Harç ve ÖTV artışları,
- Kripto varlık vergisi hazırlıkları…
Tüm bu gelişmeler, “vergi yorgunluğu” (tax fatigue) kavramını yeniden gündeme getirmeye başladı.
Peki, Vergi Yorgunluğu Nedir?
Vergi yorgunluğu, bireylerin ve işletmelerin, sürekli artan vergi yüküne karşı direnç geliştirmesi ve nihayetinde bu yükümlülükleri gönülsüzce ya da hiç yerine getirmemesi durumudur. Bu durumun belirtileri arasında:
- Vergi uyumunun düşmesi,
- Kayıt dışılığın artması,
- Vergi ahlakında bozulma,
- Tahsilat performansında düşüş sayılabilir.
“Vergi yorgunluğu” (tax fatigue) kavramı, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde ekonomistler tarafından ele alınan önemli bir konudur. Bu kavram, artan vergi yüklerinin bireyler ve işletmeler üzerindeki psikolojik ve ekonomik etkilerini ifade eder.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ekonomistleri Atish R. Ghosh, Jun I. Kim, Enrique G. Mendoza, Jonathan D. Ostry ve Mahvash S. Qureshi tarafından hazırlanan bir çalışma, “fiscal fatigue” (mali yorgunluk) kavramını detaylı bir şekilde ele almıştır. Bu çalışma, hükümetlerin artan borç seviyelerine karşılık olarak birincil bütçe fazlası oluşturma kapasitesinin sınırlı olduğunu ve bu durumun mali sürdürülebilirlik açısından risk oluşturduğunu belirtmektedir. Araştırmacılar, 23 gelişmiş ekonomiyi inceleyerek, borç seviyeleri arttıkça hükümetlerin gelir artırma veya harcama azaltma yeteneklerinin azaldığını ve bu durumun “fiscal fatigue” olarak tanımlandığını ortaya koymuşlardır.
Türkiye’de de benzer şekilde, vergi sistemindeki karmaşıklık ve artan vergi yükleri mükellefler üzerinde yorgunluk yaratmaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Vergi İstisna, Muafiyet Ve İndirimlerinin Vergi Adaleti, Rekabet Ve İktisadi Etkinlik, Vergi Sisteminin Bütünlüğü Ve Tutarlılığı Açısından Gözden Geçirilmesi Çalışma Grubu’nun hazırladığı bir raporda, mükelleflerin vergileme, yargı, bürokrasi ve denetim gibi idari işlemlerden kaynaklanan yorgunluk, kızgınlık ve kırgınlıklarının vergi bilincinin ve uyumunun azalmasına yol açabileceği belirtilmektedir. Bu durum, vergiden kaçınma ve vergi ödememe eğilimlerinin artmasına neden olabilecektir.
Bu perspektifler, vergi politikalarının sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik etkilerini de göz önünde bulundurmanın önemini vurgulamaktadır. Vergi yorgunluğunu azaltmak için şeffaf, adil ve anlaşılır bir vergi sistemi oluşturulması, mükelleflerin vergiye olan güvenini artıracak ve vergi uyumunu teşvik edecektir.
Türkiye’de Göstergeler Ne Diyor?
Özellikle 2023 yılında bütçede yer alan vergi gelirlerinin hedefin üzerinde gerçekleşmiş olduğunu görmekteyiz. Ancak bu, vergi yorgunluğunun olmadığı ya da olmayacağı anlamına gelmeyecektir. Çünkü bu artışın önemli bölümünün dolaylı vergilere dayalı olduğunu görüyoruz. 2024 yılında ise bütçede hedeflenen vergi gelirlerine ulaşıldığını görmekle birlikte tahsilat performansının düşmesini tam da bu kavramla açıklamanın doğru olacağını düşünüyorum. 2025 yılı sonunda ise bütçedeki vergi gelirlerinin ne kadarının gerçekleştiğine ve tahsilat performansının ne durumda olduğuna hep birlikte bakacağız.
Bu yapının kısa vadede Hazine gelirlerini artıracağını görsek de uzun vadede toplumsal rızanın aşınacağı muhakkak.
Peki Çözüm Ne?
Vergi gelirlerini artırmanın tek yolunun oran yükseltmek olmadığını düşünenlerdenim.
Mali İdare’nin aşağıdaki hususlarda hızlıca aşama kaydetmesi son derece önemli hale gelmiştir.
✓ Vergi tabanını genişletmek,
✓ Kayıt dışıyla etkin mücadele,
✓ Etkin denetimle eşitlik hissini güçlendirmek,
✓ Vergi harcamalarını (istisna ve muafiyetleri) gözden geçirmek.
Son Söz:
Vergi oranları arttığında nedense hemen aklıma Fransız Kral XIV. Louis’in ünlü Maliye Bakanı Jean Baptiste Colbert’in vergileme konusunda sarf ettiği şu veciz söz gelir; “Vergileme Sanatı, kazı bağırtmadan ondan mümkün olduğu kadar fazla tüy almaktır.”
Bu söz vergileme sanatını sempatik hale getirse de aslında verginin sadece kanunla değil, toplumun rızasıyla toplandığını çok güzel özetler. Bu rıza aşındığında sadece gelir değil, güven de kaybedilir.
Sizce kümesteki kazlar bağırıyor mu? Yoksa kazların bağırmaktan sesi mi kısıldı? Yorum sizlerin…
Unutmayalım: Yük arttıkça sadece sırt değil, vicdan da yorulur.
Saygılarımla,
Tarkan ŞENTÜRK
Yeminli Mali Müşavir